Sie suchten nach: anladıkları (Türkisch - Deutsch)

ama bu kişiler anlamadıkları her şeye sövüyorlar. Öte yandan, akıldan yoksun hayvanlar gibi içgüdüleriyle anladıkları ne varsa, onları yıkıma götürüyor.
diese aber lästern alles, davon sie nichts wissen; was sie aber natürlich erkennen wie die unvernünftigen tiere, darin verderben sie.

kendileri de bunlara adamakıllı inandıkları, bunları iyice bilip anladıkları halde zulümle, ululanmayla inadına inkar ettiler; bak da gör, bozguncuların sonları ne oldu.
und sie verleugneten sie, obwohl ihr inneres darüber gewißheit hegte, aus ungerechtigkeit und Überheblichkeit. so schau, wie das ende der unheilstifter war.

pentax'ın dijital slr fotoğraf makinelerinde optik vizörün büyük bir önemi olduğunu anladığı görülüyor.
erfreulich ist der sucher, der zu den besseren in seiner klasse gehört.