Sie suchten nach: üldürmeyen ağlatmayan sinsi bir ok Öldürm... (Türkisch - Englisch)

bir ok
an arrow

bir ok şekli
a arrow shape

o, askere bir ok attı.
he shot an arrow at the soldier.

ve bunun doğasını sinsi bir biçimde anlayınca, burada gerçekten derin bir şey var aslında.
and once you get over the backhanded nature of that, there was actually something very profound there.

köpek sahibinin sesini duyar duymaz, bir ok gibi fırladı.
as soon as the dog heard his master's voice, off he ran like a shot.

tom zehirli bir okla vuruldu.
tom was shot with a poisoned arrow.

fransızca hakkında iyi bir okuma bilgisi var.
he has a good reading knowledge of french.

tom neredeyse serseri bir okla öldürülmenin eşiğine geldi.
tom came close to being killed by a stray arrow.

sanki bir oğuz boyu fransa’yı fetetmiş gibi.
it is like an oghuz tribe conquered france.

böylece duvara bir harita astılar bir ok attılar ve ok da burada, colorado'daki bir huzur evine isabet etti.
so they basically put a map up on the wall, threw a dart, and it landed at a senior home here in colorado.

yaklaşık bir ok atımı uzaklaşıp, ‹‹oğlumun ölümünü görmeyeyim›› diyerek onun karşısına oturup hıçkıra hıçkıra ağladı.
and she went, and sat her down over against him a good way off, as it were a bowshot: for she said, let me not see the death of the child. and she sat over against him, and lift up her voice, and wept.

zaman bir ok olarak nedensellik kullanarak epistemolojik bir sorun olarak david hume korunur,yani,tekbaşına nedensel ilişki görülemez,biri sadece olaylar dizisini algılar.
an epistemological problem with using causality as an arrow of time is that, as david hume maintained, the causal relation per se cannot be perceived; one only perceives sequences of events.

9. yüzyılda, bazı avrupalı yahudi toplumları, peygamberlerden kalma özel bir okuma yaparlardı.
in the 9th century, some european jewish communities assigned a special reading from the prophets to be read on this day.

smart center a girince sol en üstte üç tane çizgi var ona basacak, alt tarafa menüler açılacak ve en altta içi kırmızıya boyalı bir kumanda resmi görecek ona bastığı zaman yukarı doğru gösteren bir ok tuşu çıkacak ona bastığında ise ok tuşunun altında media share yazısına basacak ve ekrana resim video müzik seçenekleri gelecek.
when you enter smart center, you can press three lines at the left top, menus will pop up at the bottom and you will see a picture of a remote control red inside at the bottom; when you press it, there will be an arrow showing upwards, when you press it, you will see media share below arrow key and photograph, video and music options will appear on the screen.

yani o esaslar alınarak böyle bir şey yapılıyor ve bizim de insanlarımız o kadar cahil ki, bir okuma zahmetinde bulunmadığı için oradaki parfüm piyasasının bu kadar iyi olmasını onların başarısına bağlıyor.
i mean, the perfumery was developed in france based on these principles and, as our people don't take the trouble of reading anything, they are so ignorant that they think that the success of the perfumery market is due to their achievement.

15 ülkeden oluşan örgüte seslenen tadiç, bölgedeki gerginlikten kosova'nın Şubat 2008'deki tek taraflı bağımsızlık ilanını ve priştine merkezli kurumların ülkenin o kesimindeki kapsamını genişletme amaçlı "sinsi bir planı" sorumlu tuttu.
addressing the 15-nation body, he blamed tensions in the area on kosovo's unilateral declaration of independence in february 2008 and on a "sinister plan" to expand the scope of pristina-based institutions to that part of the country.