Sie suchten nach: üzgünüm ama seni anlayamadım (Türkisch - Englisch)

Üzgünüm ama bilmiyoruz
and, sadly, we don't know.

Üzgünüm ama hayır.
no, i'm sorry.

Üzgünüm; ama yapamam.
i'm very sorry, but i can't.

Üzgünüm, ama bu imkansız.
i'm sorry, but it's impossible.

Üzgünüm, ama bu projeye karşıyım.
i'm sorry, but i am against this project.

Üzgünüm ama ben bu projeye karşıyım.
i'm sorry, but i am opposed to this project.

Üzgünüm ama bana verdiğin kitabı bulamıyorum.
i'm sorry, but i can't find the book you lent me.

Üzgünüm ama yanlış numara çevirmiş olmalısınız.
sorry, but you must have the wrong number.

ama seni daha çok özlüyorum
but i miss you more

Üzgünüm ama, burada normal olan hiçbir şey yok.
i'm sorry, there's nothing normal about this.

seni işitebiliyorum ama seni göremiyorum.
i can hear you, but i can't see you.

ve bundan dolayı çok üzgünüm ama beni tahrik eden şey bu.
and sorry about that, but this is what turns me on.

Üzgünüm, ama yarın için daha önceden verilmiş bir randevum var.
i'm sorry, but i have a previous appointment for tomorrow.

Üzgünüm ama kate henüz yeni satırları değiştiremiyorsubstituted into the previous message
sorry, but kate is not able to replace newlines, yet

Üzgünüm ama, bugünün problemleri endüstriyel devrimin sorunları ile aynı değil.
but i'm sorry, the problems of today are not the problems of the industrial revolution.

ve üzgünüm ama, tıpkı bir poker oyuncusu gibisin, bunu söylemek zorundayım.
and i'm sorry to tell you, you're like a poker player, you have a tell.

sana gösteremem ama senden etkilandim
show me

ben türküm ama senin dilini bilmiyorum
ara

ama senin buyruğun sınır tanımaz.
i have seen an end of all perfection: but thy commandment is exceeding broad.

~Üzgünüz ama şu anda ülkenin tüccarları kabul edemiyoruz.
we're sorry but we currently cannot accept traders from your country.