Sie suchten nach: alıştığımız (Türkisch - Englisch)

alıştığımız haberleşme mecraları büyük bir değişim geçiriyor.
that is a huge change in the media landscape we're used to.

ve herşeyden öte, bir şekilde alıştığımız politik korku, hayatlarımızı sardı.
and most of all, a kind of normalized political fear invaded our lives.

ve gerçekten de buna alıştığımız haritalama ve yön sistemlerinden çok farklı bir açıdan bakıyoruz.
and we really are seeing this in very different terms from the kind of mapping and direction site that one is used to.

ve virüslerin üç türü sonuçtur, Çok belirgin bir filogen alıştığımız en düşük virüs seviyesi türü gibi
and the result is kind of a tree of life of these viruses, a phylogeny that looks very much like the type of life that we're used to, at least on the viral level.

alıştığımız dayanış gruplarının, olağan amaçları, bu grupları yaratan kurumlardan kaynaklanıyor, altyapıdan değil.
what's happened is that the normative goals of the support groups that we're used to, came from the institutions that were framing them, and not from the infrastructure.

bu hiç de alıştığımız bir şey değil, ve söylemeliyim ki, bunu ilk gördüğümde, önsezilerim büyük bir şok yaşadı,
it's not at all what we're used to, and i must say that, when i first saw this, it came as a huge shock to my intuition.

yani bu ihlaller yalnızca ihlallerin olmasına alıştığımız ülkelerde değil, enformasyon çoğulculuğunun tehdit altında olduğu İtalya gibi beklenmedik yerlerde de gerçekleşebiliyor." diyor.
so it does not only occur in countries where we already knew there have been violations, but also in unexpected places such as italy, where pluralism of information is being threatened", said soria blatmann, who is responsible for europe at rwb.

kullanımına alıştıktan sonra panasonic l1 dijital slr fotoğraf makinesi ile çarpıcı ve dengeli çekimler yapıyorsunuz.
once you have gotten acquainted with the camera, the panasonic l1 will allow you to capture striking, well-balanced shots.