Sie suchten nach: azımsanmayacak (Türkisch - Englisch)

Ülkedeki büyük şirketlerin azımsanmayacak bir kısmı buradadır.
many of the largest companies in the country are based in the city.

daha resmi tanımlar vardır, ancak azımsanmayacak oranda matematik içerirler.
more formal definitions exist, but they require substantial mathematics.

yani şimdi ben asalak fikirlerin dünya'da azımsanmayacak bir azınlığın beyinlerini ele geçirdiğini mi söylüyorum?
now, am i saying that a sizable minority of the world's population has had their brain hijacked by parasitic ideas?

diğer yandan ab fonları da kırsal ekonominin modernize edilmesi ve göçlerin azaltılması açısından faydalı olacaktır, ki tüm bunlar hiç de azımsanmayacak bir performans olur.
meanwhile, a high ratio of eu funds absorption would help modernise the rural economy and reduce migration.