Sie suchten nach: banyo da zorla sikizorla siki (Türkisch - Englisch)

erkek çocukları da zorla evlendiriliyor," dedi.
boys also get forced to marry someone," says sahin.

fotoğraf makinama da zorla yedirmeye çalışıyordu ki bu her fotoğrafçının hayalidir.
she's trying to force-feed my camera, which is every photographer's dream.

Ülke içinde roman çocuklar da zorla dilendirilmek üzere kaçakçılık kurbanı oluyor.
kosovo is found to be a source, transit and destination point, with internal trafficking seen as an increasingly serious problem.

başta roman ve mısırlı çocuklar olmak üzere arnavut çocuklar da zorla dilendirilmek üzere kaçakçılık eylemlerinin kurbanı oluyor.
albanian children, especially ethnic roma and egyptian, continue to be trafficked externally for forced begging.

o kadar da zor değil.
it's not that difficult.

daha mı kolay ya da zor?
is that easier or harder?

o kadar da zor bir problem değil.
it's not that hard a problem.

aslında farklı olmak o kadar da zor değil.
well, being different is not that difficult.

felsefe, düşündüğünüz kadar da zor bir ders değildir.
philosophy is not so difficult a subject as you imagine.

ayrıca yozlaşmasının da zor olduğundan emin olmalısınız, şeffaf olduğundan.
you also have to make sure that it is very difficult to corrupt -- that it's transparent.

ama karamsar da değilim zira biliyorum ki onları harekete geçirmek çok da zor değil.
but i'm also not pessimistic, because i know it doesn't take a lot to get them charged up.

bunu yapmanın ne kadar da zor olduğu hakkında herhangi bir fikrin var mı?
do you have any idea of how difficult is to do this?

bu hatta edinburgh'da daha da zor çünkü tüm viski ve tartanı da saymak zorundasınız.
it's even more difficult in edinburgh because you have to count all the whisky and the tartan.

"denizkızı alayı"ndaki koordinasyon maaliyetleri, burada daha da zor.
and everything that was hard about the coordination cost with the mermaid parade is even harder here.

av: doğru. söylendiği gibi bebeğin ilk yaşları gerçekten harikaydı ama bir o kadar da zordu.
av: it's true. so like we said, the early years were really wonderful, but they were also really difficult.

ancak, kendimi yüzey yapısını anlayabilecek kadar çok dodo iskeleti fotoğrafına bakmış gibi hissediyordum. yani, o kadar da zor olamazdı.
however, i felt like i had looked at enough photos of dodo skulls to actually be able to understand the topology and perhaps replicate it -- i mean, it couldn't be that difficult.

"bazıları bunu, kosova'da savaş suçları ve diğer çetin konularla ilgili soruşturmaların, tanıklar öldüğü için, imkânsız olmasa da zor olduğuna dair bir argüman olarak kullanabilir."
"some can use this as an argument that in kosovo, investigations on war crimes and other hot issue are difficult, not to say impossible, because witnesses are dead."