Sie suchten nach: bozuldu (Türkisch - Englisch)

et bozuldu.
the meat spoiled.

araba bozuldu.
the car broke down.

hangisi bozuldu?
which one is broken?

bu muzlar bozuldu.
these bananas went bad.

arabam yolda bozuldu.
my car broke down on the way.

tom'un arabası bozuldu.
tom's car broke down.

arabası işe giderken bozuldu.
his car broke down on the way to work.

araba havalimanına giderken bozuldu.
the car broke down on the way to the airport.

tamiri için para ödedim ve tekrar bozuldu.
i paid to get it repaired -- then it broke again.

ve orada oturduğum gibi, moralim çok bozuldu.
and as i sat there, i got very depressed.

su cihazım bozuldu teknedeki tek en önemli şey.
my watermaker broke, only the most important piece of kit that i have on the boat.

İnsanlar bozuldu, ama ileriye gidebilmemizin tek yolu bu.
people got upset, but this is the only way we're going to go forward.

araba bozuldu, bu nedenle yürümek zorunda kaldık.
the car broke down, so that we had to walk.

$(arg1) ile ilişkilendirilen veri bozulmuş.
the data associated with the partnership $(arg1) is corrupted.