Sie suchten nach: gecikmeyecek (Türkisch - Englisch)

artık, ‹‹gelecek olan pek yakında gelecek ve gecikmeyecek.
for yet a little while, and he that shall come will come, and will not tarry.

kendisinden nefret edenlere ise üzerlerine yıkım göndererek karşılık verir. rab kendisinden nefret edene karşılık vermekte gecikmeyecek.
and repayeth them that hate him to their face, to destroy them: he will not be slack to him that hateth him, he will repay him to his face.

de ki, "size bir saat gecikmeyecek, bir saat de erken gelmeyecek belirlenmiş bir gününüz vardır."
proclaim “for you is the promise of a day which you cannot postpone by one moment nor can you advance it.”

"obama kahire'de öne sürdüğü adaletli yeni bir dünya inşa etme fikrine uygun şekilde ciddi bir çaba gösterirse, İslam dünyası ona olumlu bir yanıt vermekte gecikmeyecektir."
"if obama makes a serious effort -- in line with the ideas he put forward in cairo -- of building a new world with justice, the islamic world will not be late in giving him a positive reply."