Sie suchten nach: idare eder (Türkisch - Englisch)

idare
administration,direction,management

o, şirketimi idare eder.
he deals with my company.

o atları iyi idare eder.
he handles horses well.

entegre idare
integrated administration

İyi idare hakkı
right to good administration

bunu idare edebilirim.
i can manage this.

o sık sık günlerce yiyeceksiz idare eder.
he often goes without food for days.

ağır ama idare ederim.
it's heavy, but i can manage it.

İşleri idare eden kim?"
and who disposes the affairs?"

durumu iyi idare ettin.
you handled the situation well.

selahiyetnamelerin şeklini idare meclis tayin ve ilan eder.
type of authorities are designated and announced by the managing council.

tom'u tamamen idare ettin.
you completely manipulated tom.

aksi takdirde her tanrı kendi yarattığını sevk ve idare eder ve mutlaka onlardan biri diğerine galebe çalardı.
(had there been any other gods) each god would have taken his creatures away with him, and each would have rushed to overpower the other.

aksi takdirde her ilâh kendi yarattığını sevk ve idare eder ve bir gün mutlaka onlardan biri diğerine galip gelirdi.
(had there been any other gods) each god would have taken his creatures away with him, and each would have rushed to overpower the other.

sevgilim de avukat. İdare eder.
i'm with one. he's my boyfriend, he's okay.

aksi takdirde her ilâh kendi yarattığını sevk ve idare eder ve bir gün mutlaka onlardan biri diğerine galip gelirdi. allah, onların yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir.
were this otherwise each god would have taken that which he created, and some ofthem would have risen above others; exalted is allah beyond that they describe!

Üçte ikiden fazlası sağlığını çok iyi veya iyi olarak belirtirken, %24'lük bir kesim bunu idare eder, kötü veya çok kötü olarak değerlendirdi.
more than two-thirds rated their health as very good or good, 24% viewed it as fair, and 9% as bad or very bad.

Örneğin; bir sistem bilimsel uygulamaları hızlıca idare ederken, diğeri popüler video oyunlarını kolayca oynatabiliyordur.
for example, one system might handle scientific applications quickly, while another might play popular video games more smoothly.

aksi takdirde her tanrı kendi yarattığını sevk ve idare eder ve mutlaka onlardan biri diğerine galebe çalardı. allah, onların (müşriklerin) yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir.
allah has not chosen any child, nor any other god along with him – were it so, each god would have taken away its creation, and each one would certainly wish superiority over the other; purity is to allah above all the matters they fabricate.

buna rağmen İdare hukuksal bir yaptırımla karşı karşıya kalırsa, diğer hakları saklı kalmak kaydıyla yükleniciye rücu eder.
nonetheless, if the administration becomes subject to any legal sanctions despite this provision, it shall have recourse for the losses thus incurred, from the contractor, without prejudice to its other rights.