Sie suchten nach: kafeteryada (Türkisch - Englisch)

kafeteryada çalışmak istiyorum.
i'd like to work at the cafeteria.

bir kafeteryada duralım mı?
shall we stop in at a coffee shop?

o öğle yemeğini bir kafeteryada yer.
he eats lunch at a cafeteria.

oradaki kafeteryada sana bir fincan kahve ısmarlayayım.
let me treat you to a cup of coffee at the coffee shop over there.

kafeteryada bir fincan kahve içerken sohbet ediyorlar.
they are talking over a cup of coffee in the cafeteria.

wal-mart, elektrik süpürgesi ve kafeteryada bir sürü yemek buldum.
i found wal-marts, vacuum cleaners, and lots of food in the cafeteria.

olayda ölen veya yaralananların çoğu, ateş başladığında yakınlardaki bir kafeteryada oturmaktaydı.
most of the casualties were sitting in nearby cafes when the shooting started.

İki gün önce ankara'daki bir kafeteryada da bir kişinin üzerindeki bomba patlamıştı.
the blast came just two days after a suicide bomber blew herself up in a cafe in ankara.

9 kasım'da makedonya'daki yunan konsolosluğunun yakınlarında bir kafeteryada otururken yakalandı.
on november 9th, psomiadis was arrested at a cafeteria in macedonia, near the greek consulate.

bunlardan iki tanesi ufl'daki 20 araştırmacıdan iki tanesi kafeteryada, masada bir grup meslektaşları ile sohbet ediyorlar.
and two of them, two 20-something researchers at the apl are there at the cafeteria table having an informal conversation with a bunch of their colleagues.

remes ve muresan arasında bükreş'teki bir kafeteryada gerçekleşen ve muresan'ın remes'e bir zarf verdiği görüşme gizli kamerayla kaydedildi.
a hidden camera recorded a meeting in a bucharest cafe between remes and muresan, during which muresan gave remes an envelope.

bazı rakamlar üzerinde çalıştılar, ve üç haftalık bir sürenin sonunda, bu uydunun dünya etrafındaki yörüngesinin haritasını tam olarak çıkarmayı başardılar. bunu sadece yemek yerken kafeteryada akıllarına gelen ufak bir öngörüyü dinleyerek başardılar.
they run some more of the numbers, and at the end of about three or four weeks, turns out they have mapped the exact trajectory of this satellite around the earth, just from listening to this one little signal, going off on this little side hunch that they'd been inspired to do over lunch one morning.

geçen hafta atina'daki bir kafeteryada denetleme yapan bir polis memurunun bir müşterinin elindeki kur'an'ı aldığı, sayfalarını yırttığı ve yere atıp üzerine bastığı bildiriliyor.
last week, a policeman conducting a check in an athens coffee shop reportedly seized a copy of the koran from a customer, ripped it apart, threw it on the ground and stamped on it. friday's rally was organized by immigrant groups, anti-racist groups and human rights organisations.

kafeteryalarda cok guzel yemekler yedigim oldu.
i've had some great meals at cafeterias.