Sie suchten nach: saol cnm benim hep birlikte insallah (Türkisch - Englisch)

hep birlikte gidebiliriz.
we could all go together.

altında kalırız hep birlikte.
the morning march was thousands.

pekala. Şimdi hep birlikte.
right. all together now.

bence bunu hep birlikte söylemeliyiz.
i think we should say it all together.

benden sonra hep birlikte okuyun.
read after me all together.

bu yüzden hep birlikte çalışmamız gerekiyor.
hence, we need to work together.

sahnede çalışırken hep birlikte gülüp eğlenmemiz.
the fact that we all laugh and have fun on stage while working.

bir araya geldiler ve hep birlikte ispatı buldular.
they got together, and together they had the proof.

İşte, onları da topluluklarını da hep birlikte yere geçirdik.
for we destroyed them and their people all together.

ne tür tekerleklere binerlerse binsinler, sporcular hep birlikte takılıyorlar.
regardless of what sort of wheels they ride, the athletes all hang out together.

görüşmeler hâlâ sürüyor - bunlardan ne çıkacağını hep birlikte göreceğiz.
the dialogue is still ongoing -- let's see what it produces.

bir başka deyişle, erkekler ve kadınlar hep birlikte ibadet ediyordu.
in other words, men and women were worshiping all together.

organize değildi. hep birlikte aynı anda alkış tutmak aklınızdan bile geçmedi.
you were not organized. it didn't even occur to you to clap in unison.

daha da çok çalışıp 6 aralık'ta hep birlikte kazanacağız." dedi.
we will work harder and we will win together on december 6th," he said.

hepinizle birlikte iyi vakit geçirdiğimi asla unutmayacağım.
i'll never forget having a good time with you all.

Şimdi, siz harika insanlar olduğunuza göre belki beni eğlendirebilir ve bunu da hep birlikte söyleyebilirsiniz.
now, since you guys are really great, maybe you can humor me and say this all together too.

esenlik veren tanrı hepinizle birlikte olsun! amin.
now the god of peace be with you all. amen.

aile bu parayı tek başına toplayamaz, ama hepimiz birlikte yapabiliriz.
the family can not come up [with that amount] by itself, but all of us together can.

her çekim tiyatro gibi geçiyor ve çekimlerden sonra hep birlikte, genellikle benim evimde olmak üzere parti yapıyoruz.
each shoot is like theatre and after the shoot we all go to a party, usually at my place.

hep birlikte allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. parçalanıp ayrılmayın.
all of you united hold fast to the rope of god (the quran and his messenger), and recall how he favored you when your hostility to each other had torn you apart.