Sie suchten nach: selamladılar (Türkisch - Englisch)

onlar birbirlerini selamladılar.
they nodded to each other.

tom ve mary birbirlerini kibarca selamladılar.
tom and mary nodded to each other politely.

türk ve güney koreli oyuncular el ele tutuşarak seul’deki taraftarları selamladılar.
the turks and the south korean players joined hands and saluted the fans in seoul.

nato liderleri İttifakın yeni genel sekreterini aday gösterdiler ve iyi yeni üye, arnavutluk ve hırvatistan'ı selamladılar.
nato leaders nominated the new secretary-general of the alliance and greeted two new members, albania and croatia.

bu kişilerin hepsi imanlı olarak öldüler. vaat edilenlere kavuşamadılarsa da bunları uzaktan görüp selamladılar, yeryüzünde yabancı ve konuk olduklarını açıkça kabul ettiler.
these all died in faith, not having received the promises, but having seen them afar off, and were persuaded of them, and embraced them, and confessed that they were strangers and pilgrims on the earth.

sadece bir ya da iki gün sonra, sabahın erken saatlerinde aynı adamı kapımızın önünde buldum. kalander baba auliya'ya bahçeli adamın onu görmek istediğini söyledim. ona saygıyla eşlik etmemi söyledi. kalander baba auliya'ya ulaştığında, onu bir ordu adamı gibi selamladı ve çalışmaları hakkında bilgilendirdi. kalander baba auliya ona çay ikram etmemi söyledi. biraz bisküvi ile çay servis ettim ama o sadece çay içti. kahvaltı etmesi için ısrar ettiğimde, kalander baba auliya dedi ki:
only after a day or two, early in the morning i found the same man at our doorsteps. i informed qalander baba auliya that the man from garden wants to see him. he told me to escort him up with respect. when reached qalander baba auliya, he saluted him like an army man and briefed him about his working. qalander baba auliya told me to serve him tea. i served tea with some biscuits but he only had tea. when i insisted him to have breakfast, qalander baba auliya said