Sie suchten nach: sen benim hazine vardır (Türkisch - Englisch)

sen benim
you are my everything

sen benim favorismin
you are my wife

sen benim annemsin.
you are my mother.

sen benim için çalışıyorsun.
you work for me.

sen benim senpai'msin
you are my senpai

güneşimsin askim sen benim
you are my sunshine my love

sen benim annem değilsin.
you aren't my mother.

sen benim resmimi istiyorsun?
you want my picture?

altında onlara ait bir hazine vardı.
beneath it was (buried) a treasure which belonged to them.

duvarın altında onlara ait bir hazine vardı.
beneath it was (buried) a treasure which belonged to them.

sen beni anlayabilirdin
understand me

sen benİm hayatimsin
i want hug you

bulunduğu yeri ve şimdiyi düşünür ve aklında anlık haz vardır.
he just thinks about the here and now and the immediate gratification.

sen benden daha cesursun.
you're braver than me.

sen beni tanıyor muydun?
did you know me?

duvar ise şehirde iki yetim çocuğun idi. altında onlara ait bir hazine vardı.
"the tumbling wall belonged to two orphans in the town whose father was a righteous person.

"duvar ise kentteki iki öksüze aitti. duvarın altında onlara ait bir hazine vardı.
"the tumbling wall belonged to two orphans in the town whose father was a righteous person.

Şimdi, bu öyle bir alan ki - yani, geleneksel tıp alanında... ...sahipsiz hazine var.
now, this is an area -- i mean, there is a treasure trove of wealth in the traditional medicine area.