Sie suchten nach: sen iyisin (Türkisch - Englisch)

sen iyisin.
you are good.

sen iyi misin?
are you all right?

sen iyi bir adamsın.
you're a good man.

sen iyi bir öğrencisin?
you are a good student.

sen iyi isen sorun yok
no problem if youre good

sen iyi bir iş yapıyorsun.
you do good work.

sen iyi bir çocuksun, tom.
you're a good kid, tom.

hayır, sen iyi misin?
nolduda

sen iyi yüzersin, değil mi?
you swim well, don't you?

sen iyi bir aşçısın, değil mi?
you are a good cook, aren't you?

sen ilerle ve ben sana daha sonra yetişirim.
you walk on and i will catch up with you later.

Şölen başkanı, şaraba dönüşmüş suyu tattı. bunun nereden geldiğini bilmiyordu, oysa suyu küpten alan hizmetkârlar biliyorlardı. Şölen başkanı güveyi çağırıp, ‹‹herkes önce iyi şarabı, çok içildikten sonra da kötüsünü sunar›› dedi, ‹‹ama sen iyi şarabı şimdiye dek saklamışsın.››
when the ruler of the feast had tasted the water that was made wine, and knew not whence it was: (but the servants which drew the water knew;) the governor of the feast called the bridegroom,