Sie suchten nach: tanınmamış (Türkisch - Englisch)

o, siz dedi tanınmamış kimselersiniz.
he said to them: 'i do not know you'

(lut): "siz hiç tanınmamış kimselersiniz!" dedi.
he said to them: 'i do not know you'

(lut) dedi ki: "sizler gerçekten tanınmamış bir topluluksunuz."
he said to them: 'i do not know you'

"selam, dedi, (siz) tanınmamış bir topluluk(sunuz)."
he answered, "[and upon you] peace, [you are] a people unknown.

Öyleyse onlardan yüz çevir; çağıran, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün;
(muhammad), leave them alone. on the day when they will be called to a terrible punishment,

İbrahim: "size de selam" demiş, ve içinden: "bunlar tanınmamış bir topluluk!" diye geçirmişti.
he answered, "[and upon you] peace, [you are] a people unknown.

uluslararası hukuk çerçvesinde karasularına verilmiş egemenlik hakları meb ve bitişik bölge için tanınmamıştır.
the sovereign rights granted to territorial waters within the framework of international law have not been recognized for exclusive economic zone and contiguous zone.