Sie suchten nach: terbiyesiz (Türkisch - Englisch)

terbiyesiz
impolite

ne terbiyesiz bir adam!
what a nasty man he is!

o, terbiyesiz bir çocuktur.
he is a naughty boy.

bence bu cok terbiyesiz oldu
shut up

onun terbiyesiz davranışlarına dayanamıyorum artık.
i can't stand that nasty attitude of his any longer.

tom mary'ye oğlunun terbiyesiz düşünceleri için özür diledi.
tom apologized to mary for his son's impolite remarks.

tom için önemli olan tek şey, bizim onun patronuna karşı terbiyesiz olmamamızdı.
the only thing that mattered to tom was that we weren't impolite to his boss.

bu kadınlara devriyeleri sırasında eşlik ettim ve onların erkeklerin yanından geçerken muhatap oldukları terbiyesiz kelimelere şahit oldum.
i accompanied these women on their patrols, and watched as they walked past men, many who passed very lewd comments incessantly.

video: r.s.: ivan joshua’nın sandviçini aldığı için kötü ve terbiyesiz mi?
rs: was ivan being mean and naughty for taking joshua's sandwich?

video: r.s.: yani ivan joshua’nın sandviçini alarak kötü ve terbiyesiz mi oluyor?
rs.: so is ivan being mean and naughty for taking joshua's sandwich?

ancak buna rağmen rektörlerden gelen eleştirilerin tırmanması üzerine başbakan tutumunu sertleştirerek şöyle dedi: "rektör olmak, birisine terbiyesiz davranma özgürlüğü vermez.
as criticism from the rectors mounted, though, the prime minister took a firmer stance. "being a rector does not give someone the freedom to act impertinently.

benzer olarak, mimarlık fikri bir alanda içerikten yoksun bir obje, ve gerçekten -- -- pardon, biraz terbiyesiz bir resim-- ihtiyacımız olan yaklaşım değil.
similarly, the idea of architecture as this sort of object in the field, devoid of context, is really not the -- excuse me, it's fairly blatant -- is really not the approach that we need to take.

at terbiyesi
dressage