Sie suchten nach: vurgulamaya (Türkisch - Englisch)

tadiç ise lahey'le işbirliği gereğini vurgulamaya devam ediyor.
for his part, tadic has continued to stress the need to co-operate with the hague.

bu nokta bizim 21 yıldan beri vurgulamaya çalıştığımız insanların ekonomik anlamda fakir olabileceği ama akıl olarak fakir olmadıklarıydı.
the point that we have been stressing for the last 21 years, the point that people may be economically poor, but they're not poor in the mind.

ve bugün size sadece bir noktayı vurgulamaya çalışacağım: o da, insanlığın bütün bilgisine evrensel erişim artık avucumuzun içinde olduğu.
and i'm going to try to argue only one point today: that universal access to all knowledge is within our grasp.

ucaklar ya da hva otobusleri uzerine calisiyorum, butunu-- ben bunun gibi seyleri dogalligi vurgulamaya calissarak yapiyorum, dogadan ilham alinarak kurgulanan ev. iki sey uzerine bitirecegim.
i work on aircraft for airbus, the whole thing -- i do all this sort of stuff trying to force these natural, inspired-by-nature dreams home. i'm going to finish on two things.

biz de bu çalışmada ülkemiz hekimlerinin hiv/aids hakkındaki bilgilerini ve tutumlarını belirlemeyi ve bu hastaların da var olduğunu, gelecekte de var olacaklarını vurgulamayı ve tedavi haklarının ellerinden alınmaması gerektiği konusunda farkındalık yaratmaya çalıştık.
in this study, we have tried to determine the knowledge and attitudes of out physicians regarding hiv/aids, to emphasis that these patients exist and they will exist in the future and to raise awareness so as to prevent that their rights to treatment are revoked.