Sie suchten nach: yapamıyorsunuz (Türkisch - Englisch)

oyun bitti: hamle yapamıyorsunuz.
game over: you have no moves left.

Çünkü, o şekilde dünyaya açıldığınızda, yapamıyorsunuz -- diğerlerinin acısına kendinizinkini de katmanın ne faydası var?
because when you open up like that, then you can't just -- what good does it do to add being miserable with others' misery?

Çünkü benlik ruha, ruh da benliğe aykırı olanı arzular. bunlar birbirine karşıttır; sonuç olarak, istediğinizi yapamıyorsunuz.
for the flesh lusteth against the spirit, and the spirit against the flesh: and these are contrary the one to the other: so that ye cannot do the things that ye would.

….handikaplardan biri para transferi yapamıyorsunuz, çok geç gidiyor oraya, baya masraflı gidiyor, kredi kartı kabul edemiyorlar gibi böyle çok böyle zorluklar oluşuyor yani.
….one of the handicaps is that you cannot transfer money. it is transferred to there too late. it is expensive. they don't accept the credit card. there so many difficulties like that.

bakü’de böyle bir şey yapamıyorum, bakü’de zaten gezecek yerler ön plana çıkarılmamış ki bir takım şeyler yaratılmamış; sabit birkaç tane dağ taştan başka bir şey yapmamışlar.
i can't do such a thing in baku. the places to visit have not been brought into prominence. some places that are necessary have not been created. they have build some bad places, but nothing more.