Sie suchten nach: cezaevi (Türkisch - Finnisch)

cezaevi
vankila

cezaevi popülasyonlarında uyuşturucu kullanımı
vankilaväestön huumausaineiden käyttö

cezaevi karanlığında yaşayanları özgür kılasın.
avaamaan sokeat silmät, päästämään sidotut vankeudesta, pimeydessä istuvat vankihuoneesta.

bu durum cezaevi mevcudu arasında bulaşıcı hastalıkların olası yayılmasına dair sorunlar doğurmaktadır.
neljässä muussa maassa tehtyjen tutkimusten mukaan määrä on kymmenen prosenttia tai enemmän.

yehoyakin cezaevi giysilerini üstünden çıkardı. yaşadığı sürece babil kralının sofrasında yer aldı.
hän sai panna pois vangin puvun ja aina aterioida hänen luonaan, niin kauan kuin eli.

ceazevinden sonra aşırı doz ölümlerinin azaltılması cezaevi personeli için geliştirilmiştir (155).
kahdeksassa maassa tällaista aineistoa on poliisivirkamiesten saatavilla, ja seitsemässä maassa sellaista on kehitetty vankilahenkilöstölle. (155)

cezaevi ortamında sunulan bakımın toplum genelinde sunulan bakıma eşit olması genellikle kabul edilen etik bir prensiptir.
yleisesti hyväksytyn eettisen periaatteen mukaan vankilaympäristössä tulisi tarjota samaa hoitoa kuin laajemmassa yhteisössä.

daha olumlu gelişmelere bakıldığında, cezaevi uyuşturucu programları daha yaygın hale gelmiştir ve pek çok ülke yeni girişimler bulunduğunu rapor etmektedir.
vankiloiden huumehoitotarjonta on silti yhä vähäistä muuhun yhteiskuntaan verrattuna, vaikka huumeidenkäytön levinneisyys on yleensä vankiloissa suurempi.

ancak, tedavinin sürekliliğinin kesintiye uğramaması için, cezaevi sağlık hizmetleri ile topluluk temelli tedavi sağlayıcılarının gerektiği gibi ilişki içerisinde olması önemlidir.
on kuitenkin tärkeää, että vankilan terveyspalvelujen ja kuntien hoidontarjoajien välillä on asianmukaiset yhdyssiteet hoidon jatkuvuuden takaamiseksi.

uyuşturucu arzını azaltmak için alınan tüm tedbirlere rağmen, uyuşturucuların çoğu cezaevine girebildiği gerçeği, gerek cezaevi uzmanları gerekse de politika yapıcılar tarafından kabul edilmektedir.
mukaisesti terveysministeriön ja sisäministeriön vuonna 2005 allekirjoittaman yhteistyöpöytäkirjan perusteella.

kanun, normal olarak mahkum, danimarka cezaevi ve Şartlı tahliye servisi’nden tedavi talep ettikten en geç 14 gün sonra tedavinin başlamasını şart koşmaktadır.
palvelujen tulisi olla verrattavissa muun yhteiskunnan vastaaviin palveluihin mutta mukautettuja vankilaympäristöön.

bölüm 6: opioid kullanımı ve uyuşturucu enjekte etme ve İrlanda’da ise cezaevindeki tedavi hizmetleri, cezaevi dışındakilerle denkleştirilmeleri amacıyla hali hazırda değerlendirilmektedir.
luku 6: opioidien käyttö ja huumeiden injektiokäyttö ja kansanterveyslähtöisen ennaltaehkäisystrategian puuttuminen (kreikka).

pratikte yeniden bütünleştirme hizmetleri, mesleki danışmanlık, işe yerleştirme ve konut edinme desteği vermenin yanı sıra cezaevi temelli müdahalelerde, mahkumları tahliye edilmeden önce topluluk temelli barınma ve sosyal destek hizmetleriyle tanıştırabilir.
käytännössä kuntoutuspalvelut voivat tarjota ammatinvalinnanohjausta, työharjoittelua ja asumisen tukiratkaisuja, ja vankiloissa toteutettavilla toimenpiteillä voidaan kehittää vankien yhteyksiä yhteisöpohjaisen asumisen ja sosiaalisen tuen palveluihin heidän vapautumisensa valmistelemiseksi.

cezaevi temelli ikame programlarına ilişkin araştırma çalışmalarının yeni bir değerlendirmesi, olumlu etkilerin yeterli dozajın verilmesine ve tedavinin hapis süresince sürdürülmesine bağlı olduğu sonucuna varmıştır (stallwitz ve stöver, 2007).
vankilalähtöisiä korvaushoito-ohjelmia koskevien tutkimusten äskettäisessä arvioinnissa esitettiin päätelmä, että myönteiset tulokset riippuvat riittävästä annostuksesta ja koko vankeusajan kestävästä hoidosta (stallwitz ja stöver, 2007).

100.000 kişi başına yaklaşık olarak ortalama 120 mahkumluk bir hapis oranı düşünüldüğünde, belirli bir günde, avrupa birliği’nde cezaevlerinde 600.000 kişi bulunmaktadır (36).
yhdysvaltojen (756) ilmoittamat luvut. (37