Versucht aus den Beispielen menschlicher Übersetzungen das Übersetzen zu lernen.
Von professionellen Übersetzern, Unternehmen, Websites und kostenlos verfügbaren Übersetzungsdatenbanken.
"onları bırakırsan kullarını saptırırlar ve ancak bayağı inkarcılar doğururlar."
se li risparmierai, travieranno i tuoi servi e non genereranno altro che perversi ingrati.
dediler ki, "seni izleyenler bayağı ve kötü kimseler iken, nasıl olur da sana inanırız?"
risposero: “dovremmo credere in te, nonostante che siano i più miserabili [di noi] a seguirti?”.
ya da çömlekçinin aynı kil yığınından bir kabı onurlu iş için, ötekini bayağı iş için yapmaya hakkı yok mu?
forse il vasaio non è padrone dell'argilla, per fare con la medesima pasta un vaso per uso nobile e uno per uso volgare
aranızda açık saçıklık, budalaca konuşmalar, bayağı şakalar da olmasın. bunlar size yakışmaz. bunun yerine şükredin.
lo stesso si dica per le volgarità, insulsaggini, trivialità: cose tutte sconvenienti. si rendano invece azioni di grazie
kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır.
non scegliete appositamente il peggio, ciò che [voi] accettereste soltanto chiudendo gli occhi. sappiate che allah è colui che non ha bisogno di nulla, il degno di lode.
büyük bir evde yalnız altın ve gümüş kaplar bulunmaz; tahta ve toprak kaplar da vardır. kimi onurlu, kimi bayağı iş için kullanılır.
in una casa grande però non vi sono soltanto vasi d'oro e d'argento, ma anche di legno e di coccio; alcuni sono destinati ad usi nobili, altri per usi più spregevoli
bunun gibi, kişi de kendini bayağı işlerden arıtırsa, onurlu amaçlara uygun, kutsal kılınmış, efendisine yararlı, her iyi işe hazır bir kap olur.
chi si manterrà puro astenendosi da tali cose, sarà un vaso nobile, santificato, utile al padrone, pronto per ogni opera buona
eğer bir kimse tanrı oğlunu ayaklar altına alır, kendisini kutsal kılan antlaşma kanını bayağı sayar ve lütufkâr ruha hakaret ederse, bundan ne kadar daha ağır bir cezaya layık görülecek sanırsınız?
di quanto maggior castigo allora pensate che sarà ritenuto degno chi avrà calpestato il figlio di dio e ritenuto profano quel sangue dell'alleanza dal quale è stato un giorno santificato e avrà disprezzato lo spirito della grazia
ey inananlar, kazandığınız temiz şeylerden, yeryüzünden sizin için çıkardığımız nesneleri verin, görmemek için gözlerinizi yummadan ele alamayacağınız bayağı ve aşağılık şeyleri değil ve bilin ki allah, müstağnidir ve tam hamda layık olan odur.
o voi che credete, elargite le cose migliori che vi siete guadagnati e di ciò che noi abbiamo fatto spuntare per voi dalla terra. non scegliete appositamente il peggio, ciò che [voi] accettereste soltanto chiudendo gli occhi. sappiate che allah è colui che non ha bisogno di nulla, il degno di lode.