Sie suchten nach: yürüdüğünü (Türkisch - Litauisch)

-yürüdüğünü görüyorum..
- aš jo neprašiau ir nenoriu.

# kiminle yürüdüğünü bil.
kas ta katė...

nasıl yürüdüğünü anladın mı?
matai kaip viskas veikia?

İşlerin nasıl yürüdüğünü bilmelisin..
jūs turėtumėt žinoti kaip tai yra daroma.

bu işlerin nasıl yürüdüğünü bilirsin.
tu žinai, kaip yra.

ama burada işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiyorsun.
bet nežinai kaip čia viskas yra.

yerleştirmek istemeseler de, nasıl yürüdüğünü bilirsin.
tu nenori pakišti, bet žinai, kaip čia dirbamas darbas.

- otuz yıldır yürüdüğünü söylüyorsun, değil mi?
sakei, kad eini jau 30 metų, tiesa?

mezarcı bu sabah birinin yürüdüğünü görmüş, efendim.
sporto aikštės prižiūrėtojas teigia matęs jį praeinantį kapinėse šį rytą, sere.

güney philadelphia'da işlerin nasıl yürüdüğünü bilirsin.
tu žinai, kaip yra pietų fiiadeifijoje.

merdivenlerden aşağıya yürüdüğünü tekrar çekmemizin bir mahzuru var mı?
- gerai.

kafasının içinde yürüdüğünü, sırf eğlenmek için telleri çektiğini hissediyormuş.
ji tai jaute... spargsejima jos kaukoleje... jis tarsi traukinejo ja ant virveliu, vien del linksmumo.

İşlerin nasıl yürüdüğünü ve yöntemin nasıl işe yaradığını öğrenmeniz lazım.
reikia išmokti, suprasti, kur ir kaip laikyti daikus... tiesiog kaip ta sistema veikia.

onlar ise, gölün üstünde yürüdüğünü görünce onu hayalet sanarak bağrıştılar.
Šie, pamatę jį einantį ežeru, pamanė, jog tai šmėkla, ir pradėjo šaukti.

geldiğini görmedim. bu uzun, aydınlık ve açık koridorda bana doğru yürüdüğünü fark etmedim.
nepamačiau, kaip tu eini ilgu ryškiai apšviestu koridorium.

senin çocuklarından bazılarının babadan aldığımız buyruğa uyarak gerçeğin izinden yürüdüğünü görünce çok sevindim.
labai nudžiugau, radęs tavųjų vaikų, vaikščiojančių tiesoje, kaip reikalauja iš tėvo gautasis įsakymas.

geçtiğimiz temmuz onu alması için shapiro'yu ikna etmeye çalıştım ama adamın paytak paytak yürüdüğünü söyledi.
bandžiau įtikinti Šapirą, kad nupirktų jį praeitą birželį, bet jis atrėžė, kad kevinas vaikšto kaip antinas.

halk, dilsizlerin konuştuğunu, çolakların iyileştiğini, körlerin gördüğünü, kötürümlerin yürüdüğünü görünce şaştı ve İsrailin tanrısını yüceltti.
minia stebėjosi, matydama nebylius kalbančius, luošius išgijusius, raišius vaikščiojančius ir akluosius reginčius. ir jie šlovino izraelio dievą.

‹‹ama siz ammon kralı nahaşın üzerinize yürüdüğünü görünce, tanrınız rab kralınız olduğu halde bana, ‹hayır, bize bir kral önderlik yapacak› dediniz.
pamatę amonitų karalių nahašą atžygiuojantį prieš jus, jūs sakėte: ‘karalius mums tekaraliauja’, nors viešpats, jūsų dievas, yra jūsų karalius.

"yemek salonunda, komik şekilde yürüdüğüm için." dedi.
sako: "už tai, kad salėje juokingai vaikščiojau."