Sie suchten nach: inek (Türkisch - Serbisch)

inek
krava

İster inek, ister davar olsun, hayvanla yavrusunu aynı gün kesmeyeceksiniz.
a kravu ni ovcu ni kozu ne koljite u jedan dan s mladetom njenim.

sonra yedi çirkin ve cılız inek çıktı. irmağın kıyısında öbür ineklerin yanında durdular.
i gle, iza njih izadje iz reke sedam drugih krava, ružnih i mršavih, i stadoše pored onih krava na obali.

sonra elazarın gözü önünde inek, derisi, eti, kanı ve gübresiyle birlikte yakılacak.
potom neka zapovedi da se spali junica pred njegovim oèima; kožu njenu i meso njeno i krv njenu s balegom neka spale.

adamlar denileni yaptılar. süt veren iki inek getirip arabaya koştular, buzağılarını da ahıra kapadılar.
i uèiniše tako oni ljudi; i uzevši dve krave dojilice upregoše ih u kola, a telad njihovu zatvoriše kod kuæe.

sonra arık, çirkin, cılız yedi inek daha çıktı. mısırda onlar kadar çirkin inek görmedim.
i gle, iza njih izadje sedam drugih krava rdjavih, i vrlo ružnih i mršavih, kakvih nisam video u celoj zemlji misirskoj.

bir köpek havlayarak, gelenleri haber veriyor; inekler ise tembellik etmekle meşgul.
lavež pasa najavljuje posetioce, a krave se izležavaju.