Von professionellen Übersetzern, Unternehmen, Websites und kostenlos verfügbaren Übersetzungsdatenbanken.
esrar en sık kullanılan yasadışı uyuşturucu olduğundan, bu maddeye daha yakından bakmak gerekir.
se observaron diferencias específicas de cada país en cuanto al riesgo de daños derivados del cannabis, y el porcentaje de
saatlerce kamerayı kullanmaya rağmen defalarca el kitabına bakmak zorunda olunması bunu ifade etmeye yetecektir sanırım.
después de haber usado la cámara por varias horas, con consultas regulares al manual de instrucciones, la estructura se hizo más clara.
ertesi gün musa halkın davalarına bakmak için yargı kürsüsüne çıktı. halk sabahtan akşama kadar çevresinde ayakta durdu.
aconteció que al día siguiente moisés se sentó para administrar justicia al pueblo. y el pueblo estuvo delante de moisés desde la mañana hasta la noche
nüfusun bir yarısını aşılayıp diğer yarısını aşılamamak ve ne kadarının hasta olduğuna bakmak deneysel açıdan iyi ama etik problemler de var.
podemos intentar con no hacer un examen clínico y sólo vacunar a la mitad de la población para sacar cuentas de cuántos se están enfermando o muriendo de estos dos grupos: vacunados y no vacunados.
sb-400 flaş birimi öylesine kaliteli ki çekilen fotoğraflarda flaş kullanılıp kullanılmadığını anlamak için görüntülerin exif bilgilerine bakmak gerekiyor.
el sb-400 funciona tan bien que tenemos que mirar los datos exif para ver si el flash estaba conectado, de lo bien equilibrado que está.
mûsa dedi: "rabbinizin, düşmanınızı yok etmesi ve nasıl davranacağınıza bakmak üzere yeryüzünde sizi yöneticiler yapması umulabilir."
dijo: «puede que vuestro señor destruya a vuestro enemigo y os haga sucederles en la tierra para ver cómo actuáis».
‹efendimin şarap içmek, fala bakmak için kullandığı kâse değil mi bu? bunu yapmakla kötülük ettiniz.› ››
¿no es ésta la copa que mi señor usa para beber y por la que suele adivinar? habéis actuado mal al hacer esto.
1.avrupa yasaları, belirli alanlardaki belli davalara veya takibatlara birinciderecede bakmak ve bunlarıbelirlemek üzere, yüksek mahkeme’ye bağlı uzmanlaşmış mahkemeler kurulabilir.
1.aparte de los casos de renovación periódica y fallecimiento, el mandato delos comisarios europeos o comisarios concluirá individualmente por dimisión voluntaria o cese.
kral davut yeruşalimdeki sarayına varınca, saraya bakmak için bıraktığı on cariyeyi gözetim altına aldı, onların geçimini sağladı. ancak yataklarına girmedi. onlar da ölünceye dek göz altında dul kadınlar gibi yaşadılar.
cuando david llegó a su palacio en jerusalén, tomó a las diez mujeres concubinas que había dejado para guardar el palacio, y las recluyó en una casa. Él las sustentó, pero nunca más se unió a ellas, sino que quedaron recluidas, viviendo como viudas hasta el día de su muerte