Sie suchten nach: yakışıklıydı (Türkisch - Ungarisch)

potifar sahip olduğu her şeyin sorumluluğunu yusufa verdi; yediği yemek dışında hiçbir şeyle ilgilenmedi. yusuf güzel yapılı, yakışıklıydı.
mindent azért valamije vala józsef kezére bíza; és semmire sem vala gondja mellette, hanem ha az ételre, melyet megeszik vala. józsef pedig szép termetû és szép arczú vala.

babası davut hiçbir zaman, ‹‹neden şöyle ya da böyle davranıyorsun?›› diye ona karşı çıkmamıştı. avşalomdan sonra dünyaya gelen adoniya çok yakışıklıydı.
t az õ atyja soha meg nem szomoríta, ezt mondván: miért cselekszel így?! ez is pedig igen szép férfi volt, és õt [haggit] szülte [volt dávidnak] absolon után.

kral İsrailliler arasından kral soyundan gelme ya da soylu bazı gençlerin seçilip saraya getirilmesi için saray görevlilerinin yöneticisi aşpenaza buyruk verdi. bu gençler kusursuz, yakışıklı, her konuda bilge, bilgili, öğrenmeye yetenekli, sarayda görev almaya uygun nitelikte kişiler olmalıydı. aşpenaz onlara kildanilerin dilini ve yazısını öğretecekti.
És mondá a király aspenáznak, az udvarmesterek fejedelmének, hogy hozzon az izráel fiai közül és királyi magból való s elõkelõ származású ifjakat,