Results for disadvantaged translation from English to Turkish

discrimination against women and disadvantaged groups(17-26 may)
kadınlara ve engellilere yönelik ayrımcılık (17-26 mayıs)

every disadvantaged nation, and perhaps our own nation, becomes our patient.
her mağdur ulus ve belki kendi ulusumuz, hastamız olur.

they also are one of the most disadvantaged groups in romania, with 74% in poverty.
romanlar ayrıca ülkenin en az imkana sahip gruplarından biri; roman toplumunda yoksulluk oranı yüzde 74.

jackson received the award in recognition for his efforts in inviting disadvantaged children to his neverland ranch.
jackson received the award in recognition for his efforts in inviting disadvantaged children to his neverland ranch.

"this will increase the burden on the infrastructure and its relationship with the disadvantaged population," he added.
"bu durum, altyapının üzerindeki yükü artıracak ve yoksul nüfusun altyapı ile olan ilişkisini olumsuz yönde etkileyecek.

it is necessary to also continuously raise awareness about the dangers of landmines for people in disadvantaged areas through brochures, posters and presentations.
ayrıca, broşürler, afişle ve sunumlarla, dezavantajlı bölgelerde yaşayan insanların kara mayınlarının tehlikesi hakkında sürekli olarak bilinçlendirilmesi de gerekli.

civic organisations and prominent academics say the proposed changes run counter to the european social model, while labour unions complain they would hurt the disadvantaged.
sivil toplum kuruluşları ve önde gelen akademisyenler, önerilen değişikliklerin avrupa sosyal modeline uygun olmadığını söylerken, sendikalar da söz konusu değişikliklerin imkanları kısıtlı olanları mağdur edeceğini dile getiriyor.

a report published on monday (may 9th) by the osce mission says that these communities are among the most disadvantaged groups in kosovo.
agİt misyonu tarafından 9 mayıs pazartesi günü yayınlanan bir raporda, bu toplumların kosova'daki en dezavantajlı gruplar arasında yer aldıkları öne sürüldü.

the christmas season is a time of giving, and members of serbian sisters, organisations that operate within the church community in rs, distributed food to the socially vulnerable and disadvantaged.
noel aynı zamanda bağışlarda bulunma dönemi olduğundan, sc'deki kilise cemaati bünyesindeki sırp rahibeler örgütünün üyeleri de, yoksullara ve muhtaçlara yiyecek dağıttılar.

the nursing homes tend to attract elderly who have lost their spouses, suffer from chronic diseases, have no family or a family that is abroad, but also a growing number of socially disadvantaged individuals.
huzurevleri eşlerini kaybetmiş, kronik hastalıkları olan, ailesi olmayan veya yurtdışında olanların yanı sıra sayıları giderek artan sosyal yönden dezavantajlı bireyleri de çekiyor.

so, the lesson is very clear. the lesson is that our patient -- the world, and the disadvantaged of the world -- that patient deserves our compassion.
yani aslında çıkarılacak ders çok net: hastamız - dünya ve mağdur dünya- merhametimizi hak ediyor.

risk conditions of young vulnerable groups, for example, young offenders, homeless, truant, disadvantaged and minority youth, are also rarely addressed despite increasing political importance.
genç korunmasız grupların, örneğin genç suçluların, evsizlerin, okul kaçaklarının, dezavantajlıların ve azınlık mensubu gençlerin risk koşulları da, artan siyasi önemine rağmen, nadiren ele alınmaktadır.

but if we reduce the 1.5 million roma in romania to only those [disadvantaged] that are visible, we won't be able to create and implement integration policies.
fakat romanya'daki 1,5 milyon roman'ı sadece görünür olan [dezavantajlılara] azaltabilirsek, entegrasyon politikaları oluşturup uygulayamayız.

"many of these voters are particularly disadvantaged in relation to other categories of voters in that they may lack necessary information on registration procedures and deadlines," the croatia osce mission chief, ambassador peter semneby, said.
hırvatistan agİt misyonu şefi büyükelçi peter semneby konu hakkındaki görüşlerini, "bu seçmenlerin çoğu, kayıt prosedürleri ve son başvuru tarihlerine ilişkin gerekli bilgilerden yoksun olmaları nedeniyle diğer seçmen kategorilerine nazaran özellikle dezavantajlı durumda," sözleriyle dile getirdi.