Results for escape from vacation translation from English to Turkish

escape from hel
kriket

we must escape from this place.
bu yerden kaçmalıyız.

there is no escape from destiny.
kaderden kaçış yok.

"escape from the cable car"*17.
"escape from the cable car"*17.

they will not be able to escape from god.
doğrusu rabbin şefkatlidir, merhametlidir.

how were you able to escape from prison?
hapishaneden nasıl kaçabildin?

i'm not letting you escape from here.
burada kaçmana izin vermeyeceğim.

and they will find no way of escape from there.
fakat ondan kaçıp sığınacak bir yer bulamazlar.

in 1382, vytautas was able to escape from kreva.
1382'de, vytautas kreva'dan kaçtı.

methane is also beginning to escape from the permafrost.
donmuş topraklardan metan da açığa çıkmaya başladı.

they will find no way to escape from (his torment).
eğer o dilerse rüzgârı durdurur, gemiler de denizin üstünde durakalır.

he failed to escape from the fire and burned to death.
yangından kaçamadı ve yanarak öldü.

i sometimes escape from my office and have a cup of coffee.
ben bazen ofisimden kaçarım ve bir fincan kahve içerim.

it's an escape from our own competition, and our own dramas.
kendi rekabetimizden bir kaçış ve kendi dramlarımızdan.

that day man will say, ‘where is the escape [from this day]?’
(evet) o gün insan: "kaçacak yer neresi?" der.

brian regrets starting a relationship with her and wants to escape from her.
brian onunla bir ilişki başlattığına pişman ve ondan kaçmak istiyor.

to replace them by those better than them; and none can escape from us.
doğuların ve batıların rabbine yemin ederim ki, biz onların yerine kendilerinden daha hayırlı insanlar getirmeye kadiriz. bizim elimizden kurtulan, gücümüzün yetmediği hiçbir şey yoktur.

so, i had to add handcuffs, while holding my breath, to escape from.
ben de nefesimi tutarken içlerinden çıkmam gereken kelepçeler eklemek zorunda kaldım.

by my lord! it is the very truth! and you cannot escape from it!"
de ki: "elbette, rabbime andolsun o gerçektir ve siz onu engelleyemezsiniz!"

i think it's highly unlikely that we'll be able to escape from this prison.
ben bu hapishaneden kaçmayı başarabilmemizin pek olası olmadığını düşünüyorum.