Results for i'm not turkish but we can try translation from English to Turkish

i'm not turkish
ebeni skim

we can try.
deneyebiliriz.

but i'm not actually here to talk about what we can do.
ama aslında neler yapabileceğimiz hakkında konuşmak için burada değilim.

but we can stop that.
ama bunu durdurabiliriz.

but we can do a lot more.
ama çok daha fazlasını yapabiliriz.

but we can push this idea further.
bu fikri daha da geliştirbiliriz.

but we can ask, "where is the rose?"
ancak " gul nerede" diye sorabiliriz.

conservation's tougher, but we can probably get there.
korumaya çalışmak daha zor, ama bunu belki yapabiliriz.

but we can change all those things i mentioned.
ama bahsettiğim herşeyi değiştirebiliriz.

and it's not limited to just people or dates, but we can actually put in concepts also.
bu sadece insanlara ve tarihlere indirgenmemiş, bunları kavramlar halinene de getirebiliriz.

but we can actually be more specific in defining our universe.
fakat evrenimizi tanıma da daha özele inebiliriz.

they need to put resources elsewhere. but we can still do it.
kaynaklarını başka yere yatırmak zorundalar. ama biz yine de yapabiliriz.

"but we can surely produce magic to match thine!
"biz de sana benzer bir büyü göstereceğiz.

but we can also do something else. we can also make music with color.
ama aynı zamanda başka bir şey de yapabiliriz. renk ile müzik yapabiliriz

now we may not agree with what religions are trying to teach us, but we can admire the institutional way in which they're doing it.
dinlerin bize öğretmeye çalışyıkları şeyleri onaylamıyor olabiliriz ama bunu örgütlü olarak yapma yolunu takdir edebiliriz.

and we can go and we can try to have pre-emptive preventive measures there.
buralara gidenilir ve önleyici çalışmalar yapabiliriz.

and we can try to anticipate those changes, and shape them in a more constructive direction.
biz bu değişiklikleri öngörmeye çalışabiliriz. ve bunları daha yapıcı bir yöne doğru şekillendirmeye...

'but we think that we can by no means frustrate allah throughout the earth, nor can we frustrate him by flight.
"biz şüphesiz, allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de o’nu hiçbir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık."

but we can look at how well we're doing by thinking about how well we're doing building machines which can do what humans can do.
ama aslında bunu ne kadar anlamış olduğumuzu insanların yapabildiklerini yapabilen makineleri inşa etmekte ne kadar iyi olduğumuza bakarak görebiliriz.

but we can also celebrate and support and reward the people trying to use cognitive surplus to create civic value.
ama bu süreyi insanları kutlayarak, destekleyerek ve ödüllendirerek, zihin fazlasını toplumsal bir değer yaratarak da harcayabiliriz.