Results for bestrebt translation from German to Turkish

bestrebt', über allah nur die wahrheit zu sagen.
"allah hakkında gerçek dışında bir şey söylememek benim üzerimde bir varoluş borcudur.

sie wird außerdem bestrebt sein, eine starke basis für das umweltaktionsprogramm der eu bereitzustellen.
aynı zamanda ab Çevre eylem planı için güçlü bir temel sağlamaya da çalışacaktır.

die mitgliedstaaten sind bestrebt, die bestehende gleichwertigkeit der regelungen überdie bezahlte freizeit beizubehalten.
yardımlar, nakliyat koordinasyonu ihtiyaçlarınıkarşılarlar ve kamu hizmeti kavramınaözgü belli yükümlülüklerden kurtulmak için tazmin etmeye karşılık gelirlerse, anayasa’yauygun olurlar.

die europäische kommission ist bestrebt, angemessene funktionsbedingungen im kfz-markt in europa zugewährleisten.
komisyon, her zaman bütün avrupa’da otomotivsanayiindeki faaliyet koşullarının adil olmasını sağlamaya çalışmıştır.

der europäische rechnungshof ist bestrebt, mit seinen partnerorganisationen in aller welt gute kontakte und arbeitsbeziehungen zu unterhalten.
İdari komite, dairelerin başkanlarından oluşur ve komiteye sayıştay başkanı başkanlık eder.

sie ist bestrebt, eine ausgewogene und nachhaltige entwicklung zu fördern und stellt den freien personen, waren, dienstleistungsund kapitalverkehr sowie die niederlassungsfreiheit sicher.
3.Üye devletlerin topraklarında çalışma izni verilmişüçüncü ülkelerin vatandaşları, birlik vatandaşlarıyla eşit koşullar altında çalışma hakkına sahiptir.

und wer ist ungerechter als der, der verhindert, daß in den anbetungsstätten gottes seines namens gedacht wird, und bestrebt ist, sie zu zerstören?
allah için yapılan mescitlerde allah'ın adının anılmasını men'eden ve onların yıkılmasına çalışan kimseden daha zalim kim var ki?

bedrückend ist es für ihn, wenn ihr in bedrängnis seid, (er ist) eifrig um euch bestrebt, zu den gläubigen gnadenvoll und barmherzig.
sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve şefkatlidir.

beschäftigten des unternehmens zwangsläufig negativ. die Überwachung der beihilfen zielt jedoch nicht darauf ab, den bestand von unternehmen zu bedrohen, sondern ist im gegenteil bestrebt, für die rückkehr eines unternehmens zur langfristigen
komisyon, şirkete rekabet gücünü yeniden kazanmasını sağlayacak yeniden yapılandırma önlemlerinin alınmasını geciktiren ve kısa zamanda ortadan kalkacak yapay iş olanakları yaratan devlet yardımının aleyhindedir.

die europäische kommission, eurostat, europol und die ebdd sind bestrebt, diese situation im rahmen des nächsten eu-drogenaktionsplans (20092012) zu verbessern.
avrupa komisyonu, eurostat, europol ve emcdda, bir sonraki ab uyuşturucu eylem planı (2009 - 12) çerçevesinde bu durumu iyileştirmek üzere çalışmaktadır.

(1)die union ist bestrebt, die wissenschaftlichen und technologischen grundlagen der industrie der union zu stärken und die entwicklung ihrer internationalen wettbewerbsfähigkeit zu fördern sowie alle forschungsmaßnahmen zu unterstützen,die aufgrund anderer kapitel der verfassung für erforderlich gehalten werden.
bu görevler aşağıdakileri içerebilir: a)özellikle birlik’in mali çıkarlarına karşıişlenen suçlarla ilgili olarak, yetkili ulusal makamlarca yürütülen cezai takibatlarıbaşlatmak ve koordine etmek;b)yargılama yetkisi uyuşmazlıklarının giderilmesi ve avrupa adli Şebekesiile işbirliği yoluyla, adli işbirliğini güçlendirmek.