Usted buscó: creían (Español - Turco)

pues ni aun sus hermanos creían en él
kardeşleri bile ona iman etmiyorlardı.

creían que no iban a ser devueltos a nosotros.
gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar.

y salvamos a los que creían y temían a alá.
biz iman edenleri ve kötülükten sakınanları ise kurtardık.

salvamos, en cambio, a los que creían y temían a alá.
biz inananları, korunup sakınanları kurtardık.

algunos quedaban convencidos por lo que decía, pero otros no creían
bazıları onun sözlerine inandı, bazıları ise inanmadı.

creían que no iban a ser probados y se portaron como ciegos y sordos.
bir bela olmayacak zannettiler de kör ve sağır kesildiler.

y todos los que creían se reunían y tenían todas las cosas en común
İmanlıların tümü bir arada bulunuyor, her şeyi ortaklaşa kullanıyorlardı.

para despedazar a los que no creían o derrotarlos y que regresaran, así, decepcionados.
(allah bu yardımı) inkâr edenlerden bir kısmını kessin veya perişan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler (diye yaptı).

y se reveló a noé: «de tu pueblo sólo creerán los que ya creían.
ayrıca nuh'a şöyle vahyettik: "bil ki kavminden şimdiye kadar iman etmiş olanlardan başka artık kimse iman etmeyecektir.

eran jóvenes que creían en su señor y a quienes habíamos confirmado en la buena dirección.
durup, şöyle demişlerdi: "rabbimiz göklerin ve yerin rabbidir, o'nu bırakıp başka bir tanrıya yalvarmayız, yoksa and olsun ki, batıl söz söylemiş oluruz. Şu bizim milletimiz, allah'ı bırakıp o'ndan başka tanrılar edindiler.

¡no! ellos servían a los genios, en los que la mayoría creían».
belki onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı; diyecekler.

y: 'creían ellos, como vosotros, que alá no iba a enviar a nadie'.
"doğrusu, onlar da sizin, allah'ın kimseyi yeniden diriltmeyeceğinizi sandığınız gibi sanıda bulunmuşlardı."

los dignatarios de su pueblo, que no creían, dijeron: «si seguís a suayb, estáis perdidos...»
halkının ileri gelen inkarcıları, "Şuayb'a uyarsanız kaybedenlerden olursunuz," dediler.