Usted buscó: conciliatory (Inglés - Turco)

following his victory, erdogan struck a conciliatory tone.
kazandığı zaferin ardından konuşan erdoğan, uzlaşmacı bir tavır sergiledi.

slovenia has taken a more conciliatory tone regarding croatia's nato ambitions.
slovenya hırvatistan'ın nato hedefleri konusunda daha uzlaşmacı bir tavır takındı.

were it not for god’s grace upon you, and his mercy, and that god is conciliatory and wise.
allah size bağışı ve merhametiyle davranmasaydı, allah tevbeleri kabul eden ve bilge olmasaydı..

"we will demonstrate our goodwill and conciliatory approach to the end" if gul agrees, baykal said.
baykal, gül kabul ederse "İyi niyetli ve uzlaşmacı yaklaşımımızı sonuna kadar sergileyeceğiz." dedi.

in reality, accession for turkey is not expected anytime soon, and greece has little to lose by taking a conciliatory stance.
gerçekte türkiye'nin yakın gelecekte üye olması beklenmiyor ve yunanistan'ın da uzlaşmacı bir tutum takınmakla kaybedeceği fazla bir şey yok.

on sunday evening, however, ubp leader dervis eroglu signaled a more conciliatory approach, saying he wants the current peace talks to continue.
ancak pazar akşamı, ubp genel başkanı derviş eroğlu mevcut barış görüşmelerinin devam etmesini istediğini söyleyerek daha uzlaşmacı bir yaklaşımın sinyalini verdi.

the final round of kosovo talks began in a conciliatory mood, but the albanian and serb negotiators remain far apart, according to martti ahtisaari, un special envoy.
bm özel elçisi martti ahtisaari'ye göre, kosova müzakerelerinin son turu uzlaşmacı bir havada başlamasına rağmen arnavut ve sırp müzakerecilerin tutumları hâlâ birbirinden uzak.

even more importantly, a conciliatory angela merkel retreated last friday from germany's insistence that private sector bondholders share a significant part of the burden of a second greek bailout.
daha da önemlisi, uzlaşma sağlamaya çalışan angela merkel geçen cuma günü, almanya'nın yunanistan'a sunulacak ikinci bir kurtarma kredisinin yükünün önemli bir kısmını özel sektör hissedarlarının paylaşması yönündeki ısrarından vazgeçti.

he also adopted a more conciliatory stance towards the eu, saying relations with western europe would not suffer if the union failed to set a date for launching accession talks with ankara at next month's eu summit in copenhagen.
ab'ye karşı daha uzlaşmacı bir yaklaşım takınan erdoğan, birliğin müzakerelere başlamak için türkiye'ye önümüzdeki ayki kopenhag zirvesi'nde tarih vermemesi durumunda batı avrupa ile olan ilişkilerinin zedelenmeyeceğini ifade etti.

yet do not turn away from one altogether, leaving her as if in a suspense. but if you are conciliatory and godwary, allah is indeed all-forgiving, all-merciful.
hiç olmazsa onların birine tamamıyla meyledip öbürünü muallaktaymış gibi bir vaziyete düşürmeyin, uzlaşır ve sakınırsanız şüphe yok ki allah, suçları örter rahimdir.

"we are trying to be as realistic as possible," samardzic said, adding that belgrade was not seeking absolute victory over the kosovo albanians, which account for 90% of the province's population, but offering a "conciliatory" solution.
"mümkün olduğu kadar gerçekçi olmaya çalışıyoruz." diyen samarciç, belgrad'ın eyalet nüfusunun yüzde 90'ını oluşturan kosovalı arnavutlara karşı mutlak bir zafer peşinde olmadığını, ancak "uzlaşmacı" bir çözüm teklif ettiğini söyledi.