Usted buscó: frustrate (Inglés - Turco)

they cannot frustrate me.
kaçamazlar.

you shall not frustrate me.
siz engel olamazsınız.

it is true; you cannot frustrate him.'
siz (onu) önleyemezsiniz!"

it is true, and you cannot frustrate it'
siz (onu) önleyemezsiniz!"

indeed, they cannot frustrate [his power].
kaçamazlar.

they will be utterly unable to frustrate (us).
bu hususta allah'ı aciz bırakamazlar.

nothing in the heavens nor on earth can frustrate him in the least.
göklerde de yerde de allah'ı âciz bırakacak hiçbir şey yoktur.

by my lord, it is true, and you cannot frustrate [him].’
de ki: "elbette, rabbime andolsun o gerçektir ve siz onu engelleyemezsiniz!"

they can never frustrate god on earth, nor have they any protectors besides god.
allah onları azaba uğratmak isterse, onlar dünyadan kaçıp allah'ın hükmünden kurtulamazlar. allah’tan başka kendilerini koruyacak hâmiler de bulamazlar.

the thing you are promised, that will surely come; you cannot frustrate it.
hiç şüphesiz, size vadedilen mutlaka gelecektir. ve siz aciz bırakılacak değilsiniz.

he said, 'god will bring you it if he will; you cannot frustrate him.
"ancak allah dilerse onu başınıza getirir, siz o'nu aciz bırakamazsınız. allah sizi azdırmak isterse, ben size öğüt vermek istesem de faydası olmaz.

you cannot frustrate him in the earth; you have no protector nor helper against allah.
siz yeryüzünde (o'nu) aciz bırakacak değilsiniz. ve sizin allah'ın dışında ne bir veliniz vardır, ne bir yardımcınız.

nothing in the heavens or the earth can ever frustrate god's [plans].
göklerde de yerde de allah'ı âciz bırakacak hiçbir şey yoktur.

they cannot frustrate [allah] on the earth, nor do they have besides allah any guardian.
allah onları azaba uğratmak isterse, onlar dünyadan kaçıp allah'ın hükmünden kurtulamazlar. allah’tan başka kendilerini koruyacak hâmiler de bulamazlar.

elusive mosque frustrates pristina's muslims
yılan hikayesine dönen cami, priştineli müslümanları bıktırdı