Usted buscó: i don't do that you can ask for another things (Inglés - Turco)

Inglés

Traductor

i don't do that you can ask for another things

Traductor

Turco

Traductor
Traductor

Traduce al momento textos, documentos y pistas de voz con Lara

¡Traducir ahora!

Contribuciones humanas

De traductores profesionales, empresas, páginas web y repositorios de traducción de libre uso.

Añadir una traducción

Inglés

Turco

Información

Inglés

i don't do that.

Turco

onu yapmam.

Última actualización: 2014-02-01
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

i don't do that well.

Turco

o kadar iyi yapmam.

Última actualización: 2014-02-01
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

i suggest that you don't do that.

Turco

onu yapmamanı öneririm.

Última actualización: 2014-02-01
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

i'd suggest that you don't do that.

Turco

onu yapmamanı önerirdim.

Última actualización: 2014-02-01
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

well, i don't recommend that you try to do that now.

Turco

tabii, şuan bunu denemenizi tavsiye etmiyorum.

Última actualización: 2015-10-13
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

i don't want to suggest that they are a single thing that you can point to.

Turco

bu olguların, tamamen aynı şey olduklarını da söylemiyorum.

Última actualización: 2015-10-13
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

no, of course you don't do that; you put it somewhere in google.

Turco

hayır tabikide yapma bunu; google a yaz bir şeyler.

Última actualización: 2015-10-13
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

and then he said, "but i don't believe that you can do this." so i said, "ok."

Turco

tekrar "ama bunu yapabileceğine inanmıyorum" dedi, ben de "tamam" dedim.

Última actualización: 2015-10-13
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Advertencia: contiene formato HTML invisible

Inglés

no, i don't do that; i'm a conjurer, who is someone who pretends to be a real magician.

Turco

ama ben bunları yapmıyorum, ben bir illüzyonistim, gerçek bir sihirbazı taklit eden biri.

Última actualización: 2015-10-13
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

and you can do that; you can tweak the viruses so they hit just some cells and not others.

Turco

bunu yapabilirsiniz; virüslerde ufak bir değişiklik yapabilirsiniz ve onlar bu sayede yalnızca hedef hücrelere isabet edebilirler.

Última actualización: 2015-10-13
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

and if you do that, you do that responsibly, i believe that instead of delivering spartans, you can deliver maidens.

Turco

ve eğer bunu yaparsanız, bu sorumluluğu gerçekleştirirseniz inanıyorum ki spartalıların yerine güzel genç kızları sunabilirsiniz.

Última actualización: 2015-10-13
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

and you can hit it again. that's kind of ham-fisted. you might just push it into a third keyhole or whatever, so you don't do that.

Turco

onu yeniden vurabilirsiniz ama bu, biraz sakarlık olur. bunu yapmamak için, onu, üçüncü bir anahtar deliğine ya da başka bir rotaya yönlendirirsiniz.

Última actualización: 2015-10-13
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

and once you can do that, you create the kind of self-knowledge that enables self-mastery.

Turco

bunu bir kez başardığınızda kendinize hakim olmaya imkan sağlayacak şekilde kendimizi tanıyoruz.

Última actualización: 2015-10-13
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

and in the measure that you can do that, you can go home today, and get on the internet, and access the world's biggest public library, which is a library of life.

Turco

ve bunu yaparak, bugün evinize gidebilir, interneti açabilir ve dünya'nın en büyük kütüphanesine, hayatın kütüphanesine bağlanabilirsiniz.

Última actualización: 2015-10-13
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

now, i don't know how many of you have ever done that with your kids, but if you do, please trust me, it's the most pressure you can put on a child, to say -- -- we trust you that you will always do the right thing.

Turco

Şimdi, içinizde kaç kişi bunu hiç çocuklarına yaptı mı bilmiyorum, ama eğer yaptıysanız, lütfen bana inanın, bunu söylemek bir çocuğa yapılacak en büyük baskıdır. gülmeler biz sana güveniyoruz ki sen her zaman doğru olan şeyi yapacaksın

Última actualización: 2015-10-13
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

fellow tedsters bill mcdonough and amory lovins -- both heroes of mine by the way -- have shown that you can actually do that.

Turco

ted üyeleri bill mcdonough ve emery lovins, bu arada ikisi de benim kahramanlarımdır, bunu günümüzde başarmanın mümkün olduğunu ispatladılar.

Última actualización: 2015-10-13
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

and the first person who gets happy when you do that, you don't do anything for anybody else, but you get happier, you yourself, because your whole perception broadens and you suddenly see the whole world and all of the people in it.

Turco

ve böyle yaptığın için mutlu olan ilk kişinin ardından, aslında başkasını değil, önce kendini daha mutlu kılmış oluyorsun; çünkü tüm ufkun genişliyor ve bir anda tüm dünyayı ve içindeki insanları görüyorsun.

Última actualización: 2015-10-13
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

but something as basic as happiness, which 20 years ago would have been just something for discussion in the church or mosque or synagogue, today it turns out that there's dozens of ted-like questions that you can ask about it, which are really interesting.

Turco

ama mutluluk gibi en temel şeylerden biri, ki bundan 20 sene evvel sadece kilise veya cami veya sinagogda bir sohbet konusu idi, ve bugün, hakkında bir sürü ted-sel enteresan soru sormak mümkün.

Última actualización: 2015-10-13
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Inglés

(o prophet), your lord knows that you sometimes stand up in prayer nearly two-thirds of the night, and sometimes half or one-third of it, and so does a party of those with you; allah measures the night and the day. he knows that you cannot keep an accurate count of it, so he has shown mercy to you. so now recite as much of the qur'an as you can. he knows that there are among you those who are sick and others who are journeying in the land in quest of allah's bounty, and still others who are fighting in the cause of allah. so recite as much of the qur'an as you easily can, and establish prayer, and pay zakah, and give allah a goodly loan. whatever good you send forth for yourselves, you shall find it with allah. that is better and its reward is greater. and ask for allah's forgiveness; surely he is most forgiving, most compassionate.

Turco

Şüphe yok ki rabbin daha iyi bilir, gerçekten de senin, gecenin üçte ikisinden ve yarısından daha az ve bazı vakitlerde de üçte biri kadar bir zamanında kalktığını ve seninle beraber bulunanların bir bölüğünün de kalktıklarını ve allah, gecenin ve gündüzün vakitlerini ölçer; bilmiştir ki siz, onu layıkıyla hesaplayamazsınız, bu yüzden de tövbenizi kabul etmiştir, artık, kur'an'dan, kolay geleni okuyun; bilmiştir ki sizden hastalar bulunabilir ve bir başka kısmınız da allah'ın lütfünü, ihsanını elde etmek için yeryüzünde yolculuk eder ve başka bir bölük de allah yolunda savaşır, artık, ondan, kolay geleni okuyun ve kılın namazı ve verin zekatı ve allah'a, güzel bir borç verin ve kendiniz için, önceden ne hayır yaparsanız ondan daha hayırlısıyla ve mükafat bakımından daha büyüğüyle bulursunuz onu allah katında ve yarlıganma dileyin allah'tan ve şüphe yok ki allah, suçları örter, rahimdir.

Última actualización: 2014-07-03
Frecuencia de uso: 1
Calidad:

Obtenga una traducción de calidad con
8,934,692,116 contribuciones humanas

Usuarios que están solicitando ayuda en este momento:



Utilizamos cookies para mejorar nuestros servicios. Al continuar navegando está aceptando su uso. Más información. De acuerdo