Usted buscó: suppressed (Inglés - Turco)

instrument with suppressed zero
sıfırı içermeyen alet

the news was suppressed for the time being.
Şimdilik haberin çıkması yasaklandı.

the kpd was efficiently suppressed by the nazis.
bu sayede kpd nazilerce başarıyla bastırılmış olacaktır.

loading of external frame source suppressed:
İç çerçeve kaynak kodu yüklenmesi önlendi:

it became a tourist path in 1930 and was suppressed in 1967.
1930 yılında turist yolu haline geldi ve 1967 yılında örtbas edildi.

purple fringing is suppressed well and light metering functions fine.
purple etkisi iyi bastırılmış ve ışık ölçümleme sonuçları gayet iyi.

this shows the artistic impulses inside us are suppressed, not gone.
bu gösteriyor ki içimizdeki sanat dürtüsü yok edilmemiş, sadece bastırılmış.

"louis xiv suppressed the jansenist movement at port-royal in 1661.
louis, 1661yılında port-royal’deki jansenist hareketi bastırmıştır.

we gave the suppressed people the blessed eastern and western regions as their inheritance.
ezilip itilmekte olan topluluğu da içine bereketler doldurduğumuz toprağın doğularına ve batılarına mirasçı kıldık.

in 14, after the death of augustus, drusus suppressed a mutiny in pannonia.
augustus'un 14 yılında ölümünün ardından drusus pannonia'daki bir isyanı bastırdı.

it behoves not a prophet to take captives until he has sufficiently suppressed the enemies in the land.
bir peygamberin, dünyada zafer kazanıp küfrü zelil kılmadıkça, esirler edinip onları fidye karşılığında serbest bırakması uygun düşmez.siz dünya metâını istiyorsunuz.

in 1156, he and minamoto no yoshitomo, head of the minamoto clan, suppressed the hōgen rebellion.
1156 yılında minamoto klanının yöneticisi minamoto no yoshitomo ile birlikte hōgen İsyanı'nı bastırmışlardır.

but we have decided to grant a favor to the suppressed ones by appointing them leaders and heirs of the land,
biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz.

kosovo albanian cultural institutions are suppressed and education in the albanian language is suspended, to be restored in 1994.
kosovalı arnavutlara ait kültür kurumları kapatıldı ve arnavutça eğitime, 1994 yılına kadar ara verildi.

and because we have suppressed our girl cells and suppressed our girl-ship, we do not feel what is going on.
ve kız hücrelerimizi baskıladığımız, içimizdeki kız ile ilişkimizi bastırdığımız için, ne olup bittiğini de hissedemiyoruz.

but the fact that those dictators suppressed democracy in their country and suppressed islamic groups in their country actually made the islamists much more strident.
fakat, bu diktatörlerin ülkelerinde demokrasiyi bastırmaları, İslami grupları bastırmaları, gerçekte İslamcıları daha sert hâle getirdi.

consequently, the "neue rheinische zeitung" was soon suppressed and marx was ordered to leave the country on 16 may.
sonuç olarak, "neue rheinische zeitung"kapatıldı ve marx 16 mayıs tarihinde ülkeyi terk etme emri aldı.

arians also continued to exist in north africa, spain and portions of italy, until finally suppressed during the sixth and seventh centuries.
arianlar, ayrıca kuzey afrika, İspanya ve İtalya'nın bazı bölgelerinde de altıncı ve yedinci yüzyıllarda bastırılıncaya kadar yaşamışlardır.

recall the time when you (the believers) were only a few suppressed people in the land, afraid of being terrorized by the people.
düşünün ki bir zaman siz az idiniz, yeryüzünde hırpalanıyordunuz. İnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz.

furthermore, after being suppressed during the cold war, sopron's german-speaking culture and heritage are now recognized again.
ayrıca, soğuk savaş döneminde bastırılmış olan sopron'un almanca konuşan kültür ve mirası şimdi tekrar tanınmaktadır.