Usted buscó: the struggle for a smarter world (Inglés - Turco)

in a struggle for our planet...
dünya'ya barış amaçlı gelen uzaylılar.

it's the struggle of a nation for existence."
bu, bir ulusun var olma mücadelesidir." dedi.

she emerged victorious in the struggle.
mücadeleden zaferle çıktı.

"asad: the struggle for peace in the middle east".
"asad: the struggle for peace in the middle east".

institutions struggle for a foothold, but questions about quality remain.
kurumlar bir dayanak noktası için mücadele ederken, kaliteyle ilgili sorular devam ediyor.

and she said, "what's the struggle?"
ve o da "zorlayan nedir?" dedi.

the festival features 20 films and is dedicated to the struggle for social rights.
İnsan hakları film festivali'ne ev sahipliği yapıyor. 20 filmin yer aldığı festival sosyal haklar mücadelesine adandı.

"the end of days : fundamentalism and the struggle for the temple mount".
"the end of days : fundamentalism and the struggle for the temple mount".

and i thought, "well, what's the struggle?"
ben de "niye, zorluk nedir?" diye düşündüm.

"out for good: the struggle to build a gay rights movement in america".
"out for good: the struggle to build a gay rights movement in america".

"that struggle for the national question i understand and accept.
setimes'a konuşan yusufsipahiç, "ulusal meseleyle ilgili mücadeleyi anlıyor ve kabul ediyorum.

but one thing is true: we are at the beginning of a mighty struggle for control of the internet.
fakat bir şey doğru : İnterneti kontrol etmek için yapılan olağanüstü bir mücadelenin başlangıcındayız.

"the struggle for a compromise solution will be a long and arduous one, but we will not withdraw from it," tadic said.
tadiç, "uzlaşmacı bir çözüm için vereceğimiz mücadele uzun ve yorucu olacak, fakat bundan vazgeçmeyeceğiz." dedi.

in it fanon analyzes the role of class, race, national culture and violence in the struggle for national liberation.
kitapta, fanon, ulusal kurtuluş mücadelesinde sınıfın, ırkın, ulusal kültürün ve şiddetin rolünü çözümler.

they both ran to the door and, in the struggle, she tore his shirt at the back.
derken, ikisi de kapıya doğru koşuştular. kadın, yusuf'un gömleğini arkadan yırttı.

some struggle for a foothold, others switch fields, hoping at least to find a position that will utilise their skills.
kimileri kıyısından köşesinden de olsa piyasaya girmek için çabalıyor, kimileri ise en azından becerilerini kullanabileceği bir iş bulabilmek umuduyla farklı alanlarda şansını deniyor.

and had we willed, we verily could have quenched their eyesight so that they should struggle for the way.
dilesek gözlerini büsbütün silerdik.

it brought a lot of attention to all those iranians who stand for basic human rights and struggle for democracy.
dikkatleri, temel insan hakları ve demokrasi için mücadele eden İranlılara çekti.

before starting the song she said, "this is for all who know the struggle of long-distance relationships.
Şarkıya başlamadan önce "bu şarkı uzak mesafeli ilişkilerin zorluklarını bilen herkes için.

"this date of 9 march is a turning point in the struggle for a democratic state, a state of rights, a just state," erdogan was quoted sunday as saying.
erdoğan'ın pazar günü yaptığı konuşmada "9 mart tarihi, demokratik bir devlet, bir haklar devleti, adil bir devlet için dönüm noktasıdır." dediği belirtildi.