Usted buscó: you are mine forever (Inglés - Turco)

you'll be mine forever
sonsuza kadar benim olacaksın

you are
rica ederim kardesim

you are mine or anyone
sen benimsin veya kimsenin

these are mine.
bunlar benim.

if you are fated to die, will they live on forever?
sen ölürsen onlar ebedi mi kalacaklar?

you are welcome! enter it to remain [forever].’
ebedî olarak içinde kalmak üzere haydi girin oraya!" derler.

these books are mine.
bu kitaplar benim.

the bags to your left are mine.
solundaki çantalar benimkilerdir.

all of these picture postcards are mine.
bu resimli kartpostalların hepsi benimdir.

these are mine, i was born an argentinean.
bunlar benim, arjantinli olarak doğmuşum.

he will answer, “rather you are to stay (forever).” (*the guard of hell)
(malik) "siz kalacaksınız (hiçbir suretle buradan kurtuluş yok)." dedi.

if they should reject you, say, "my deeds are mine and your deeds are yours.
(resulüm! ) onlar seni yalanlarlarsa de ki: benim işim bana, sizin işiniz de size aittir.

announcer: what may be a little thing to some ... bride #3: you are mine, little man.
dış ses: bazıları için küçük olan bir şey ... gelin no. 3: benimsin küçük adam.

and all mine are thine, and thine are mine; and i am glorified in them.
benim olan her şey senindir, seninkiler de benimdir. ben onlarda yüceltildim.

i know all the fowls of the mountains: and the wild beasts of the field are mine.
kırlardaki bütün yabanıl hayvanlar benimdir.

allah forbids you from it and warns you not to repeat the like of it forever, if you are believers.
allah size öğüt veriyor ki eğer inananlar iseniz böyle bir şeye bir daha asla dönmeyesiniz.

thy silver and thy gold is mine; thy wives also and thy children, even the goodliest, are mine.
‹‹ben-hadat diyor ki, ‹altınını, gümüşünü, karılarını ve en gürbüz çocuklarını bana teslim et.› ››

advise me in (this) case of mine. i decide no case till you are present with me."
vereceğim emir hakkında bana fikrinizi söyleyin; siz benim yanımda bulunmadıkça, bir iş hakkında kesin bir hüküm vermem" dedi.

all things that the father hath are mine: therefore said i, that he shall take of mine, and shall shew it unto you.
babanın nesi varsa benimdir. ‹benim olandan alıp size bildirecek› dememin nedeni budur.

she said, “o counselors, advise me in this matter of mine. i never make a decision unless you are present.”
"ey ileri gelenler! vereceğim emir hakkında bana fikrinizi söyleyin; siz benim yanımda bulunmadıkça, bir iş hakkında kesin bir hüküm vermem" dedi.