Usted buscó: bebeğim sen de bana bir şeyler göster artık (Turco - Alemán)

sen de o zalimlere şaşkınlıktan başka bir şey artırma.
so lasse die ungerechten nur noch tiefer in die irre gehen."

o zaman siz de bana ziyan vermekten fazla bir şey yapamazsınız.
doch ihr könnt mir dann nichts außer schaden hinzufügen!

zulüm yapanlar hakkında da bana bir şey söyleme.
und sprich mich nicht an zugunsten derer, die unrecht getan haben.

(böylece) onlar, çok kimseyi yoldan çıkardılar. sen de o zalimlere şaşkınlıktan başka bir şey artırma.
und wahrlich, sie haben viele verführt; so mache, daß die ungerechten selber um so mehr in die irre gehen."

bizim gözetimimiz altında ve vahyimize göre gemiyi yap. zulüm yapanlar hakkında da bana bir şey söyleme.
und baue das schiff unter unserer aufsicht und nach unserem wahy und flehe mich nicht an wegen denjenigen, die unrecht begangen haben, gewiß, sie werden ertrinken."

avimelek, ‹‹bunu kimin yaptığını bilmiyorum›› diye yanıtladı, ‹‹sen de bana söylemedin, ilk kez duyuyorum.››
da antwortete abimelech: ich habe es nicht gewußt, wer das getan hat; auch hast du mir's nicht angesagt; dazu habe ich's nicht gehört bis heute.

allah teâlâ: “kesin sesinizi, sakın bir daha bana bir şey söylemeye kalkışmayın!” buyurur.
er sagt: "seid darin verstoßen, und sprecht nicht mit mir.

bizim zikrimizden/kur'an'ımızdan yüz çeviren ve iğreti dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimseden, sen de yüz çevir.
darum wende dich von dem ab, der unserer ermahnung den rücken kehrt und nichts als das leben in dieser welt begehrt.

dedi ki: "ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi."
er sagte: "ich gewahrte, was sie nicht gewahrten, und so faßte ich eine handvoll (erde) von der spur des gesandten und warf sie dann hin (ins feuer). so habe ich es mir selbst eingeredet."