De traductores profesionales, empresas, páginas web y repositorios de traducción de libre uso.
Üzerlerine tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gibi ayrı ayrı işaretler gönderdik.
da sandten wir über sie die Überschwemmung, die heuschrecken, die zecken, die frösche und das blut als einzeln vorgebrachte zeichen.
tufan gelinceye, hepsini süpürüp götürünceye dek başlarına geleceklerden habersizdiler. İnsanoğlunun gelişi de öyle olacak.
und achteten's nicht, bis die sintflut kam und nahm sie alle dahin, also wird auch sein die zukunft des menschensohnes.
sizinle ve bütün canlı varlıklarla yaptığım antlaşmayı anımsayacağım: canlıları yok edecek bir tufan bir daha olmayacak.
alsdann will ich gedenken an meinen bund zwischen mir und euch und allen lebendigen seelen in allerlei fleisch, daß nicht mehr hinfort eine sintflut komme, die alles fleisch verderbe.
nuhun gemiye bindiği güne dek insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı. sonra tufan gelip hepsini yok etti.
sie aßen, sie tranken, sie freiten, sie ließen freien bis auf den tag, da noah in die arche ging und die sintflut kam und brachte sie alle um.
sizinle antlaşmamı sürdüreceğim: bir daha tufanla bütün canlılar yok olmayacak. yeryüzünü yok eden tufan bir daha olmayacak.››
und richte meinen bund also mit euch auf, daß hinfort nicht mehr alles fleisch verderbt werden soll mit dem wasser der sintflut, und soll hinfort keine sintflut mehr kommen, die die erde verderbe.
Üzerlerine tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gibi ayrı ayrı işaretler gönderdik. buna rağmen büyüklük taslamaya devam ettiler ve suçlu bir topluluk oldular.
da sandten wir die flut über sie, die heuschrecken, die läuse, die frösche und das blut - deutliche zeichen -, doch sie betrugen sich hochmütig und wurden ein sündiges volk.
biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirge, haşere, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkar bir kavim oldular.
da sandten wir die flut über sie, die heuschrecken, die läuse, die frösche und das blut - deutliche zeichen -, doch sie betrugen sich hochmütig und wurden ein sündiges volk.
biz de onlar üzerine, açık açık mucizeler olarak tufan, çekirge, haşarat, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de kibre saptılar ve günahkâr bir topluluk oluverdiler.
da sandten wir die flut über sie, die heuschrecken, die läuse, die frösche und das blut - deutliche zeichen -, doch sie betrugen sich hochmütig und wurden ein sündiges volk.
biz de kudretimizin ayrı ayrı delilleri olarak onların üzerine tufan gönderdik, çekirgeler gönderdik, haşerat gönderdik, kurbağalar gönderdik, kan gönderdik.yine de inad edip büyüklük tasladılar ve suçlu bir topluluk oldular.
da sandten wir über sie die Überschwemmung, die heuschrecken, die zecken, die frösche und das blut als einzeln vorgebrachte zeichen.
andolsun biz, nuh'u kavmine gönderdik, onların arasında bin seneden elli yıl eksik kaldı (öğüt verdi, dinlemediler), sonunda haksızlık etmekte olan insanları tufan yakaladı.
und gewiß, bereits entsandten wir nuh zu seinen leuten, dann blieb er unter ihnen tausend jahre weniger fünfzig jahre. dann richtete sie die sintflut zugrunde, während sie unrecht-begehende waren.