Usted buscó: bir gun sonra (Turco - Inglés)

gun sonra
gun once

10 gun sonra
after

birkaç gun sonra
quelques jours plus tard

gun sonra en español
gun after en español

bir gun once
bir gun once

bir gun once'
two days ago'

tony 16 yasindayken, bir gun, bir an, "annesinin silahiydi.
when tony was 16 years old, one day, one moment, "it was mom's gun.

eger ben bir gun buradan cikarsam, benim ismim damgalanmis olacak.
if i ever get out of here, there will always be a mark by my name.

bir gun, bir kimse bana oneride bulundu, ben bu kitabi okudum.
one day, somebody suggested i read this book.

bir gun uyandim ve dedim ki, artik prozac'a ihtiyacim yok.
and i woke up one day and i said, "i don't need prozac anymore."

eger bir gun bir sey basarabilirsem, "tesekkur ederim annecigim ve babacigim" demek isterim.
if someday i can achieve something, i would like to say thank you daddy and mommy.

baslarinda enrico buluna bir grup bahriyeli ortaya cikar, daha sonra bir gun yas gunu serefine delacqua'ya bir seranat sarkisi soylerler.
a group of sailors appear and, with enrico at their head, they sing a serenade to delacqua for his birthday the following day.

bu bir yilin en guzel yanlarindan biri Şabat uygulamakti, cunku ben bir iskoligim ve calismamin yasak oldugu bir gun olmasi -- gercekten hayatimi degistirdi.
this was one of the great things about my year, doing the sabbath, because i am a workaholic, so having this one day where you cannot work, it really, that changed my life.

bunu bir gun uretebilmek isterim, ve belkide bunu undan, sekerden, polimerden, odun kiymiklarindan uretebilirim -- bilemiyorum, insan sac. bilemiyorum. bunu denemek isterim.
i would love to build this one day, and perhaps i'd like to build it also out of flour, sugar, polymer, wood chips -- i don't know, human hair. i don't know. i'd love a go at that.

ama guc bir yol cunku bir kanunlar batakligina batmis durumdayiz. cunku 1960larda bir gun gozumuzu actigimizda irkcilik, cinsiyet ayrimciligi, cevre kirliligi gibi kotu degerler icinde bulduk kendimizi. bunlar kotu degerlerdi. ve bu yuzden oyle bir hukuk sistemi yarattik ki insanlar bu kotu degerlerden uzak olsun.
but it's a hard hurdle because we got into this legal quicksand because we woke up in the 1960s to all these really bad values: racism, gender discrimination, pollution -- they were bad values. and we wanted to create a legal system where no one could have bad values anymore.