Usted buscó: mikroskopik (Turco - Inglés)

ancak mikroskopik sistemlerde oldukça önemlidir.
however, it is very important in the microscopic world.

bulunuşundan beri görüngüler ve mikroskopik teorilerle tanımlanmıştır.
it has since been described through phenomenological and microscopic theories.

mikroskopik dünya genişlerken makroskopik dünya da küçülüyordu.
as the microscopic world was expanding, the macroscopic world was shrinking.

bu çökelti %100 mikroskopik bitkilerin kabuklarından meydana gelmiş.
this sediment is 100 percent made up of the shells of microscopic plants.

bcs teorisi 1911 de süperiletkenliğin bulunmasından beri süperiletkenliğin ilk mikroskopik teorisidir.
bcs theory is the first microscopic theory of superconductivity since its discovery in 1911.

aslında, bu mikroskopik kanserlerin vücudumuzda sürekli oluştuğunu tahmin ediyoruz.
in fact, we're probably forming these microscopic cancers all the time in our body.

Şu mor sinirlere yakınlaştıkça dış zarlarının mikroskopik porlarla kaplı olduğunu görüyoruz.
as we zoom in on one of these purple neurons, we see that its outer membrane is studded with microscopic pores.

nehirlere akıyor ve planktonları besliyor. kıyısal sulardaki mikroskopik bitki hücreleri.
it runs down the rivers, and it feeds the plankton, the little microscopic plant cells in the coastal water.

Örneğin sabit bir sıcaklıkta, sistem mikroskopik seviyede birçok dinamik konfigürasyona sahip olabilir.
for example, for a fixed temperature, the system could have many dynamic configurations at the microscopic level.

genellikle mostra el örneğinin ve mikroskopik ölçekte yapraklanmanın ince gözlenmesi bir harita ya da bölgesel ölçekte gözlemleri tamamlar.
often, fine observation of foliations on outcrop, hand specimen and on the microscopic scale complements observations on a map or regional scale.

ya patoloji doktorunun cep telefonunu kullanarak mikroskopik bir inceleme yapması ve bu veriyi tekrar buluta yükleyerek daha iyi bir tanı koymasına ne dersiniz?
how about enabling the pathologist to use their cell phone again to see at a microscopic level and to lumber that data back to the cloud and make better diagnostics?

cajal, beynin mikroskopik yapısıyla ilgili orijinal ve öncü niteliğindeki araştırmaları nedeniyle modern sinirbilimin babası olarak birçok kişi tarafından kabul edilmektedir.
his original pioneering investigations of the microscopic structure of the brain have led his being designated by many, as the father of modern neuroscience.

bu küçücük ve birbirinden ayrı nöronlardan sinyalleri kaydedebilmek için yüzlerce mikroskopik teller koymanız gerek -- mikrovoltlar düzeyinde minicik sinyaller çıkaran sıradan fiberler.
you have to put in hundreds of microscopic wires to record from little tiny individual neurons -- ordinary fibers that put out tiny signals that are microvolts.

optik fizik optikten farklı bir disiplindir, optik makroskopik objeler ve klasik ışık alanlarının kontrolüyle ilgilenirken optik fizik optik alanların temel özellikleri ve mikroskopik düzeyde madde ile etkileşimini inceler.
optical physics is distinct from optics in that it tends to focus not on the control of classical light fields by macroscopic objects but on the fundamental properties of optical fields and their interactions with matter in the microscopic realm.

"sabit fazı" ise cam parçası içinde veya kolon diye adlandırılan metal hortum gibi inert bir katı destek üzerinde sıvı veya polimer bir mikroskopik tabakadır.
the "stationary phase" is a microscopic layer of liquid or polymer on an inert solid support, inside a piece of glass or metal tubing called a column (a homage to the fractionating column used in distillation).

bir madde manyetize olduğunda (mesela haricî bir manyetik alan içerisine koyularak) elektronlar kendi atomlarına bağlı kalmakla beraber çekirdek etrafında belirli bir yönde dönerek mikroskopik bir akım yaratıyormuş gibi davranırlar.
)when a material is magnetized (for example, by placing it in an external magnetic field), the electrons remain bound to their respective atoms, but behave as if they were orbiting the nucleus in a particular direction, creating a microscopic current.

== dna araştırmasının tarihçesi ==dna ilk İsviçreli hekim friedrich miescher tarafından saflaştırılmıştır, kendisi 1869'da atık cerrahi pansumanlardaki irin içinde mikroskopik bir madde keşfetmiştir.
==history of dna research==dna was first isolated by the swiss physician friedrich miescher who, in 1869, discovered a microscopic substance in the pus of discarded surgical bandages.

== vakum koşullarında maxwell denklemleri ==vkum koşullarında (yahut mikroskopik denklemler için, makroskopik materyal tanımlarını içermeyen) maxwell denklemleri iki tensör denklemi olarak yazılabilir.
== maxwell's equations in vacuo ==in a vacuum (or for the microscopic equations, not including macroscopic material descriptions) maxwell's equations can be written as two tensor equations.