Usted buscó: senin oğlun var (Turco - Inglés)

o senin oğlun.
he's your son.

senin oğlun değilim.
i'm not your son.

oğlun var mı?
do you have a son?

bu senin oğlun mu, betty?
is this your son, betty?

ben artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim. beni işçilerinden biri gibi kabul et.›
and am no more worthy to be called thy son: make me as one of thy hired servants.

"dönün babanıza ve deyin ki: '-ey babamız, senin oğlun gerçekten hırsızlık etti.
"go to our father and tell him, 'father, your son committed theft.

bir oğlum var.
i have a son.

Üç yetişkin oğlum var.
i have three grown sons.

"dönün babanıza ve deyin ki: '-ey babamız, senin oğlun gerçekten hırsızlık etti. biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik.
"turn ye back to your father, and say, 'o our father! behold! thy son committed theft! we bear witness only to what we know, and we could not well guard against the unseen!

tom'un yaşında bir oğlum var.
i have a son tom's age.

bu benim, ve yerde de oğlum var.
that's me and my son on the floor.

bir oğlum var, o bir ticaret şirketinde çalışır.
i have a son, who works for a trading company.

benim de bir kocam, bir babam ve çok sevdiğim iki oğlum var.
i myself have a husband and a father and two sons whom i dearly love.

senin oğlun hırsızlık yaptı, bu bildiğimizden başka bir şey görmedik; görülmeyeni de bilmeyiz; bulunduğumuz kasabanın halkına ve beraberinde olduğumuz kervana da sorabilirsin; biz şüphesiz doğru söylüyoruz."
i shall never leave this land until my father gives me permission or god decides for me; he is the best judge.

bana gelince, benim üç oğlum var ve ben onların büyükanne ve büyükbabalarıyla iyi ilişkileri olmasını istiyorum.
for me, i have three young boys, and i want them to have a really good relationship with their grandparents.

kasabada yeniden inşa edilen bir evde yaşayan 65 yaşındaki lyubişa, "bir oğlum var, fakat hiçbirimiz çalışmıyoruz. [yiyecek olarak] biraz patates ve domates yetiştirdik." dedi.
"i have one son, but none of us are working. we sowed some potatoes and tomatoes [for food]," said ljubisha, a 65-year-old resident of a reconstructed home in the village.