Usted buscó: bağlayacak (Turco - Japonés)

bebek seni hayata bağlayacak.
赤ちゃんがあなたを変えてくれる

"...ve karanlıkta birbirine bağlayacak."
"暗闇の中につなぎ止める"

onu kaçakçılığa bağlayacak bir şey bulamıyorum.
故ドグ・ニューバーグは かなり退屈な人物だ

uluslar da onun adına umut bağlayacak.››
異邦人は彼の名に望みを置くであろう」。

onu direkt olarak bağlayacak bir şey yok.
関連がない

bu olayları birbirine bağlayacak bir şey bulamıyorum.
この事件とのつながりはない

güç hücresini birbirine bağlayacak aletlerin yok, yapamazsın.
セントラル・コアが不調よ

onu cinayete bağlayacak fiziksel delilimiz olmadığını biliyor.
彼女は殺人の物的証拠を 知ってると思うけど

bir bakış açısı, insanları bağlayacak bir nokta bulmalısın.
陰謀と罠

booth, joe'nun kardeşini cinayete bağlayacak bir şey istiyor.
ブースは弟が殺した証拠を 見つけたいようね

bana hiç bez bağlayacak, gece yarısı bebek besleyecek biri gibi görünmedin.
まさかアンタが オムツや ─ 深夜の授乳するタイプとはね

onları birbirine bağlayacak hiçbir şey yok ve hepsi tek bir kişi tarafından öldürüldü.
何のつながりもない それにまだ... １人の人間に殺された

ama dr. brennan'ın bu davaları bir seri katil ile bağlayacak kanıtı yok.
ブレナン博士は連続殺人犯に 繋がる証拠を見つけてない

dosyalara, randevulara, müşteri listelerine bakın. bunları ona bağlayacak bir şeyler olmalı.
ファイルにタイソンに繋がる 何かがある筈よ

"hepsini yönetecek tek bir yüzük, hepsini bir araya getirip karanlıkta birbirine bağlayacak."
皆で1つのリングを 暗闇で結合させる

bu ikisini... ..tekrar bizi öldürmeye kalkmamaları için bağlayacak ipimiz olmadığına göre sanırım onları vurmak zorunda kalacağız.
そりゃいい ロープも無いし またこいつらに殺されかねない 始末するのか？

soruşturma, trent mcnamara'nın lana brewster'ı öldürdüğü ve sonrasında intihar ettiğini karara bağlayacak.
つまり ラナはトレントに殺された その後 自殺した

kutsal keten mintan, keten don giyecek, keten kuşak bağlayacak, keten sarık saracak. bunlar kutsal giysilerdir. bunları giymeden önce yıkanacak.
聖なる亜麻布の服を着、亜麻布のももひきをその身にまとい、亜麻布の帯をしめ、亜麻布の帽子をかぶらなければならない。これらは聖なる衣服である。彼は水に身をすすいで、これを着なければならない。

efendileri geldiğinde uyanık bulunan kölelere ne mutlu! size doğrusunu söyleyeyim, efendileri beline kuşağını bağlayacak, kölelerini sofraya oturtacak ve gelip onlara hizmet edecek.
主人が帰ってきたとき、目を覚しているのを見られる僕たちは、さいわいである。よく言っておく。主人が帯をしめて僕たちを食卓につかせ、進み寄って給仕をしてくれるであろう。

‹‹sana doğrusunu söyleyeyim, gençliğinde kendi kuşağını kendin bağlar, istediğin yere giderdin. ama yaşlanınca ellerini uzatacaksın, başkası seni bağlayacak ve istemediğin yere götürecek.››
よくよくあなたに言っておく。あなたが若かった時には、自分で帯をしめて、思いのままに歩きまわっていた。しかし年をとってからは、自分の手をのばすことになろう。そして、ほかの人があなたに帯を結びつけ、行きたくない所へ連れて行くであろう」。