Vous avez cherché: i can but it (Anglais - Turc)

i can but wait.
beklemekten başka bir şey yapamam.

but it was...
" demiştir.

but it isn't.
fakat öyle değil

but it is not so.
ama aslında öyle değil.

i loved it, but it didn't work.
bunu istedim ama işe yaramadı.

but it doesn't.
ama benzemiyor.

but it is not installed
ama kurulu değil

but it actually hits home.
hedefine bir şekilde ulaşıyor.

but it won't be easy.
ancak bu iş kolay olmayacak.

but it was -- did you hear?
ama duydunuz mu,

"but it's not done yet.
"fakat henüz bitmiş değil.

but it didn't stop there.
ama burada kalmadı.

but it has roughly 500 genes.
yaklaşık 500 gene sahip.

but it's absolutely inexcusable."
fakat kesinlikle mazeret kabul etmez bir durum."

but it actually doesn't leak.
ama sızıntıyı önlüyordu.

yes, but it's child rights.
evet ama çocuk haklarına girer

but it's everybody's idea now.
ama artık herkesin fikri.

"oh, but it doesn't matter.
''hiç farketmez.

i don't know. but it's investigative material, no doubt.
bilmiyorum. ama incelemeye değer bir malzeme, şüphesiz.

but it's not, it's early days.
ama değil, daha bu onun ilk günleri.