Vous avez cherché: i see you (Anglais - Turc)

and i see you.
ve sizi görüyorum.

i wanna see you
मैं आपको उर्दू में देखना चाहता हूं

i see you everywhere.
her yerde seni görüyorum.

how can i see you?
seni nasıl görebilirim?

i can't see you.
seni göremiyorum.

i see you are awake.
uyanık olduğunu görüyorum.

can i see you tonight?
ben bu gece seni görebilir miyim?

i see you found your bag.
Çantanı bulduğunu anlıyorum.

can i see you a moment?
seninle biraz görüşebilir miyiz?

i see you found your glasses.
gözlüğünü bulduğunu anlıyorum.

can i see you at ten tomorrow?
yarın onda sizinle görüşebilir miyim?

can i see you if you are available
musaitsen seni görebilirmiyim

i can hardly wait till i see you.
seni görünceye kadar güçlükle bekleyebiliyorum.

i won't go unless i see you
seni görmeden gitmem

but i see you are an ignorant people.
ama ben sizin cehalet içinde yuvarlanan bir toplum olduğunuzu görüyorum.” [6,52-53; 10,72; 26, 111]

as far as i see, you are all happy.
gördüğüm kadarıyla hepiniz mutlusunuz.

but i see you are a foolish people."
fakat ben sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum." dedi.

lo! i see you well-to-do, and lo!
ben sizi hayır (bolluk) içinde görüyorum.

i see you and your people in obvious error.'
doğrusu ben seni de halkını da besbelli bir sapıklık içinde görüyorum!” demişti. [19,41-48] {km, tekvin 11,27}

every time i see you, i think of your father.
seni her gördüğümde, babanı düşünüyorum.