Vous avez cherché: tu veux que je t 'envois une tof (Français - Turc)

je ne veux que la réforme, autant que je le puis.
ben ancak, gücüm yettiğince reform yapmak istiyorum.

pendant la nuit, dieu apparut à salomon et lui dit: demande ce que tu veux que je te donne.
tanrı o gece süleymana görünüp, ‹‹sana ne vermemi istersin?›› diye sordu.

je ne veux que la réforme, autant que je le puis. et ma réussite ne dépend que d'allah.
size yasak ettiğim şeylerde, aykırı hareket etmek istemem; gücümün yettiği kadar ıslah etmekten başka bir dileğim yoktur.

je t`envoie donc un homme habile et intelligent,
‹‹sana huram-avi adında usta ve akıllı birini gönderiyorum.

je ne veux nullement faire ce que je vous interdis. je ne veux que la réforme, autant que je le puis.
ben, size yasakladığım şeylere (kendim sahiplenmek suretiyle) size aykırı düşmek istemiyorum.

a gabaon, l`Éternel apparut en songe à salomon pendant la nuit, et dieu lui dit: demande ce que tu veux que je te donne.
rab tanrı, givonda o gece rüyada süleymana görünüp, ‹‹sana ne vermemi istersin?›› diye sordu.

parce que tu as du prix à mes yeux, parce que tu es honoré et que je t`aime, je donne des hommes à ta place, et des peuples pour ta vie.
canın karşılığında halklar vereceğim.

c`est en comptant sur ton obéissance que je t`écris, sachant que tu feras même au delà de ce que je dis.
sözümü dinleyeceğinden emin olarak ve istediğimden fazlasını da yapacağını bilerek sana yazıyorum.

et toi, si tu marches en ma présence comme a marché david, ton père, faisant tout ce que je t`ai commandé, et si tu observes mes lois et mes ordonnances,
sana gelince, baban davutun yaptığı gibi yollarımı izler, buyurduğum her şeyi yapar, kurallarıma ve ilkelerime uyarsan,

lève-toi, va à ninive, la grande ville, et proclames-y la publication que je t`ordonne!
‹‹kalk, ninovaya, o büyük kente git ve sana söyleyeceklerimi halka bildir.››

mais tu offriras tes holocaustes au lieu que l`Éternel choisira dans l`une de tes tribus, et c`est là que tu feras tout ce que je t`ordonne.
yakmalık sunularınızı rabbin oymaklarınızın birinde seçeceği yerde sunacaksınız. size buyurduğum her şeyi orada yapacaksınız.

ainsi parle l`Éternel, le dieu d`israël: Écris dans un livre toutes les paroles que je t`ai dites.
‹‹İsrailin tanrısı rab diyor ki, ‹sana bildirdiğim bütün sözleri bir kitaba yaz.

l`Éternel répondit à moïse: la main de l`Éternel serait-elle trop courte? tu verras maintenant si ce que je t`ai dit arrivera ou non.
rab, ‹‹elim kısaldı mı?›› diye yanıtladı, ‹‹sana söylediklerimin yerine gelip gelmeyeceğini şimdi göreceksin.››

et l`Éternel me dit: ne dis pas: je suis un enfant. car tu iras vers tous ceux auprès de qui je t`enverrai, et tu diras tout ce que je t`ordonnerai.
rab, ‹‹ ‹gencim› deme›› dedi, ‹‹seni göndereceğim herkese gidecek, sana buyuracağım her şeyi söyleyeceksin.

je t`invoque de tout mon coeur: exauce-moi, Éternel, afin que je garde tes statuts!
senin kurallarına uyacağım.

ainsi parle l`Éternel: tiens-toi dans le parvis de la maison de l`Éternel, et dis à ceux qui de toutes les villes de juda viennent se prosterner dans la maison de l`Éternel toutes les paroles que je t`ordonne de leur dire; n`en retranche pas un mot.
‹‹rab diyor ki, rabbin tapınağının avlusunda dur, tapınmak için yahuda kentlerinden oraya gelen herkese seslen. sana buyurduğum her şeyi tek söz eksiltmeden onlara bildir.