Vous avez cherché: vive (Français - Turc)

vive le
çok yaşa bisiklet

mémoire vive
bellek

mise en veille en & mémoire vive
& bellek kullanarak askıya al

si la chair vive change et devient blanche, il ira vers le sacrificateur;
eğer kızıl et iyileşir, beyazlaşırsa, hasta yine kâhine görünmelidir.

actuellement, ces deuxsupermarchés se livrent à une vive concurrence sur les prix et lesoffres promotionnelles.
Şu anda, bu iki süpermarketarasında fiyatlar ve yapılan indirimler açısından kıyasıya birrekabet yaşanıyor.

que tes compassions viennent sur moi, pour que je vive! car ta loi fait mes délices.
Çünkü yasandan zevk alıyorum.

et abraham dit à dieu: oh! qu`ismaël vive devant ta face!
sonra tanrıya, ‹‹keşke İsmaili mirasçım kabul etseydin!›› dedi.

il égorgera l`un des oiseaux sur un vase de terre, sur de l`eau vive.
kuşlardan birini toprak bir kapta, akarsuyun üzerinde kesecek.

mais s`il est utile pour mon oeuvre que je vive dans la chair, je ne saurais dire ce que je dois préférer.
hayatta kalırsam yararlı işler yapacağım. ama hangisini seçeceğimi bilemiyorum.

les serviteurs d`isaac creusèrent encore dans la vallée, et y trouvèrent un puits d`eau vive.
İshakın köleleri vadide kuyu kazarken bir kaynak buldular.

celui qui croit en moi, des fleuves d`eau vive couleront de son sein, comme dit l`Écriture.
kutsal yazıda dendiği gibi, bana iman edenin ‹içinden diri su ırmakları akacaktır.› ››

- ils dirent: «demande donc pour nous à ton seigneur qu'il nous précise sa couleur». - il dit: «allah dit que c'est une vache jaune, de couleur vive et plaisante à voir».
"bizim için rabbini çağır da onun rengini de açıklasın," dedi ki: "o diyor ki, o rengi parlak sarı bir düvedir, bakanların içini açar," dediler.