Vous avez cherché: edemiyorum (Turc - Coréen)

kontrol edemiyorum.
중력 때문에 조종간은 통제가 안 된다

artık zapt edemiyorum.
떠나보내. can't hold it back anymore.

artık devam edemiyorum.
얼마나 더 눈속임할까?

ben de kabul edemiyorum!
-난 받아들일 수가 없다구

bu laneti kontrol edemiyorum.
i can't control the curse! 이 저주를 통제할 수 없어!

korkuyorum çünkü hareket edemiyorum.
- 움직일 수 없어 무서웠어요

maalesef john, seni tebrik edemiyorum.
미안하지만 존, 나는 자네를 축하해줄 수 없네.

- maalesef kendimi tedavi edemiyorum.
그러시군요. 의사 : 불행하게도, 제가 절 진찰할 수는 없는 노릇이지만..

sizi takip edemiyorum, edebilen var mı?
무슨 얘기죠, 다른분들은 어떠세요?

- nasıl bir his olduğunu tahmin edemiyorum.
전 어떤일이었을지 상상도 못하겠어요

tam tarif edemiyorum ama hep kum fırtınası vardı.
어떻게 설명해야 할지 모르겠어요 그저 하염없이 불어오는

- bu benim rüyamsa neden kontrol edemiyorum?
- 당신이 모르는거라구! nbsp; - 이게 진짜 꿈이라면, 왜 통제가 안 되는데?

kulağını muayene edemiyorum. Önümden çekilir misin?
귀를 제대로 볼 수가 없네 잠깐 좀 비켜줄래?

ben başka şey düşünmüştüm ama, söylemeye cesaret edemiyorum.
j'avais pense a autre chose mais j'ose pas. 다른 걸 생각했습니다만 제가 어찌 감히.

biri dolaplarıma kilit koymalı. eşyaları çıkarmaya cesaret edemiyorum.
약장은 잠겼고 짐은 못 풀었고

değiştirilmiş baypass yöntemini ben buldum ama kendi kendimi ameliyat edemiyorum.
내가 modified 바이패스를 만들었을진 몰라도 내가 나 자신을 수술할 순 없지.

sadece ayak parmaklarımı ısırıp kopardıklarını, onları dizip kolye yaptıklarını düşünmeden edemiyorum.
괴물들이 내 발가락으로 목걸이를 만드는 게 자꾸 상상이 된다고요

artık hayalleri, rüyaları gerçeklerden ayırt edemiyorum. fırtına bu, richard parker!
'몽상과 꿈이 현실과 구분이 안 된다'

bak, birbirimizi tanıdığımız kadarıyla caleb haas'ın terörist olduğu bir dünya hayal edemiyorum.
걔랑 문제가 있긴 했지만 테러범이란 건 결코 상상할 수도 없다고

kyle reese ya da diğer gelenler bana ne söylemiş olurlarsa olsunlar. 3 milyar insanın öldüğünü hayal edemiyorum.
난 종말을 상상할 수 없다 미래에서 왔던 누구의 말도 마찬가지였다