Vous avez cherché: kabre (Turc - Français)

sonra onu öldürdü, kabre koydurdu.
puis il lui donne la mort et le met au tombeau;

sonra onu öldürdü de kabre koydurdu.
puis il lui donne la mort et le met au tombeau;

sonra öldürdü onu, kabre koydurdu onu.
puis il lui donne la mort et le met au tombeau;

sonra onun canını aldı ve kabre soktu.
puis il lui donne la mort et le met au tombeau;

sonra onu öldürdü, böylece kabre gömdürdü.
puis il lui donne la mort et le met au tombeau;

nihayet kabirleri ziyaret ettiniz (kabre girinceye kadar mal artırmağa çalıştınız).
jusqu'à ce que vous visitiez les tombes.

"Öyle ki (bu,) mezarı ziyaretinize (kabre gidişinize, ölümünüze) kadar sürdü."
jusqu'à ce que vous visitiez les tombes.

allah'ın kendilerine gazab ettiği bir güruhu dost edinmeyin.onlar ki ölüp kabre giren bir kâfir nasıl âhiret mutluluğundan ümidini kesmişse, kendileri de âhiretten öyle ümitlerini kesmişlerdir.
ne prenez pas pour alliés des gens contre lesquels allah est courroucé et qui désespèrent de l'au-delà, tout comme les mécréants désespèrent des gens des tombeaux.

yaratan onu neden yarattı?bir meni damlasından yarattı.yarattı ve güzel bir biçim verdi.sonra da hayat yolunu kolaylaştırdı.en sonunda da onu öldürür ve kabre koyar. daha sonra da, istediği zaman onu diriltir.
d'une goutte de sperme, il le crée et détermine (son destin):