Vous avez cherché: kıyısındaki (Turc - Norvégien)

göl kıyısındaki evde?
huset ved sjøen?

batı kıyısındaki tür harding'tir.
harding er en type på vestlandet.

en güvenli yol nehir kıyısındaki.
det er en lysning ved sjøen.

irmak kıyısındaki evlerini terk edecekler.
de gir fra seg bostedene ved de rennende elvene.

körfezin kıyısındaki şehirde yağmur yağıyordu.
det regnet i byen ved bukta.

bu doğu kıyısındaki en gelişmiş elektron mikroskobu.
dette er østkystens mest avanserte elektronmikroskop.

onlara, deniz kıyısındaki kasabanın durumunu sor.
spør dem bare om byen ved havet, den gang de krenket sabbaten.

atlantik'in öteki kıyısındaki müttefiklerimizi anıyorum.
jeg tenker på våre allierte på andre siden av atlanteren.

Çünkü Şeria irmağının kıyısındaki ağaçlık yok oldu!
hør hvor hyrdene jamrer fordi deres herlighet* er ødelagt! hør hvor de unge løver brøler fordi jordans prakt** er ødelagt. / {* herlige beitemark; jer 25, 36.} / {** jer 12, 5.}

doğu kıyısındaki tüm polislerin bu arabayı aramasını istiyorum.
hver politibil på østkysten må være på vakt.

amerikan doğu kıyısındaki bazı kesimlerin sizleri görmesini çok isterdim.
gid visse kretser på den amerikanske østkysten kunne se dem nå.

mississippi kıyısındaki natchez-under-the-hill'de.
natchez-under-the-hill, ved mississippi.

korkuyorum, peder. 1 32. carolina kıyısındaki alman kolonisi.
jeg er redd, fader. 1632.

"göl kıyısındaki yıldızların yansıması ve ışıklar titreşip ürperdiler."
her og der, gjenskinn av stjernene og lysene ... som funklet og skimret på havet.

1518'de loch shiel'ın kıyısındaki, glenfinnan kasabasında doğdum.
jeg er født i 1518 i glenfinnan ved bredden av loch shiel.

bir de onlara deniz kıyısındaki şehri(n uğradığı sonucu) sor.
spør dem bare om byen ved havet, den gang de krenket sabbaten.

asur kralı İsraillileri asura sürerek halaha, habur irmağı kıyısındaki gozana ve med kentlerine yerleştirdi.
og kongen i assyria bortførte israel til assyria og flyttet dem til halah og til habor, en elv i gosan, og til medias byer,

ona dönmeliydim. köpekbalığı dolu sularda yüzdüm. kanada'nın labrador kıyısındaki yamaçlara tırmandım.
jeg svømte i haifylt farvann, klatret opp klippene ved canadas kyst, stormet over sletter, ørkener og kirkegårder.

" başkan, tüm doğu kıyısı'nı etkileyecek bir hava akını için talim alarmı verdi.
" presidenten kunngjør en flyalarm som påvirker hele østkysten.