Hai cercato la traduzione di işlemekten da Turco a Inglese

Suç işlemekten sakındım.
I was also upright before him, and I kept myself from mine iniquity.

Suç işlemekten sakındım.
I was also upright before him, and have kept myself from mine iniquity.

Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.
It is expected that you will refrain from breaking this law.

Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.
Maybe you will be Godwary!

Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.
O men of sense, you may haply take heed for yourselves.

Bu hükümler, içinizden günah işlemekten korkanlaradır.
That is for those among you who fear falling into decadence.

Bu hükümler, içinizden günah işlemekten korkanlaradır.
This is for him among you who feareth to commit sin.

Bu hükümler, içinizden günah işlemekten korkanlaradır.
This is for those of you who fear lest he should fall into sin.

Bu hükümler, içinizden günah işlemekten korkanlaradır.
This is for those who are afraid of doing wrong.

Bu hükümler, içinizden günah işlemekten korkanlaradır.
This is for those who fear falling into evil.

Bu hükümler, içinizden günah işlemekten korkanlaradır.
This relaxation is for those of you who fear to fall into sin by remaining unmarried.

Goyko Jankoviç insanlık suçu işlemekten suçlu bulundu. [Getty Images]
Gojko Janković was found guilty of crimes against humanity. [Getty Images]

Stoiljkoviç Kosova'da savaş suçu işlemekle suçlanıyordu.
He had been indicted for crimes in Kosovo.

Üçlü şimdi "suç iştiraki yoluyla suç işlemekle" suçlanıyor.
The three now face the charge of committing "crimes through a joint criminal enterprise".

Yargılanan kişilerden üçü cinayet işlemekle de suçlanıyor.
Three of the defendants are also facing murder charges.

Ve, tabii ki, mesele sadece navigasyon değil işlemek de önemlidir.
And, of course, it's not just about navigation, but about manipulation as well.

Şimdiki seçili erişilebilirliği işlemek için etkileşimli konsol
Interactive console for manipulating currently selected accessible

Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı.
And persisted obstinately in wickedness supreme!

Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı.
And they have been persisting in the heinous offence.

Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı.
And they persisted in the great violation.