検索ワード: saame (エストニア語 - トルコ語)

uidas saame meie – kodanikud, ettevõt-
aşağıdaki adreslerden,ayrıtılı bilgi ve kayıt formu istenilebilir.

aga selles kõiges me saame täie võidu tema läbi, kes meid on armastanud!
ama bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz.

aga kui me ühes kristusega oleme surnud, siis usume, et me ühes temaga saame ka elama.
mesihle birlikte ölmüşsek, onunla birlikte yaşayacağımıza da inanıyoruz.

sellise teabe alusel saame euroopa uimastialasest olukorrast ja selle dünaamikast palju üksikasjalikuma pildi kui kunagi varem.
bu bilgiler bize avrupa’nın uyuşturucu konusundaki durumu ve dinamiklerinin şu ana kadar var olandan çok daha ayrıntılı bir tablosunu sunmaktadır.

mu vennad, ärgu püüdku paljud saada õpetajaiks, sest te teate, et me saame seda suurema nuhtluse.
kardeşlerim, biz öğretmenlerin daha titiz bir yargılamadan geçeceğini biliyorsunuz; bu nedenle çoğunuz öğretmen olmayın.

seniks kui me kõik jõuame ühisele usule ja jumala poja tunnetusele ning täieks meheks saame kristuse täiuse täisea mõõtu mööda,
sonunda hepimiz imanda ve tanrı oğlunu tanımada birliğe, yetkinliğe, mesih doluluğundaki olgunluk düzeyine erişeceğiz.

see võimaldab meil jälgida kuidas te kasutate logitechi veebisaiti ning teie loal saame selle teabe siduda teie isikuandmetega, et muuta teiega suhtlemine just teie vajadustele vastavaks.
bu, logitech ile çevrimiçi nasıl etkileşimde bulunduğunuzu izlememize olanak sağlar ve izin vermeniz koşuluyla, bu bilgileri kişisel bilgilerinize bağlayarak sizinle kurduğumuz iletişimi özelleştirebilmemize yardımcı olur.

seejuures on paradoksaalne, et tehast rajav kohalik veeamet kaotab iga päev mitu nad meile öelda, kui kauaks vesi ära võetakse, nii et me saame oma elu planeerida.
ama sıkıntıyla başa çıkmak için pek bir şey yaptıkları söylenemez – herhalde, daha fazla yağmur yağmasını sağlayamazlar,’ dedi.

aga nad vastasid: „me ei saa enne kui kõik karjad on koos. siis veeretatakse kivi kaevu suult ja me saame joota pudulojuseid.”
Çobanlar, ‹‹bütün sürüler toplanmadan, kuyunun ağzındaki taşı yuvarlamadan olmaz›› dediler, ‹‹ancak o zaman davarları suvarabiliriz.››

aga kui aednikud nägid poega, ütlesid nad isekeskis: see on see pärija, tulge, tapame ta ära, siis saame tema pärandi enestele!
‹‹ama bağcılar adamın oğlunu görünce birbirlerine, ‹mirasçı bu; gelin, onu öldürüp mirasına konalım› dediler.

siis jooksis keegi ja täitis käsna äädikaga, pistis selle pilliroo otsa ja jootis teda ning ütles: „oodake, saame näha, kas eelija tuleb teda maha v
aralarından biri koşup bir süngeri ekşi şaraba batırdı, bir kamışın ucuna takarak İsaya içirdi. ‹‹dur bakalım, İlyas gelip onu indirecek mi?›› dedi.

sest meie, kes usume, saame hingamisse, nõnda nagu tema on öelnud: „siis ma vandusin oma vihas: nad ei pääse mitte minu hingamisse!”, ehk küll tema teod olid valmis maailma asutamisest alates.
biz inanmış olanlar huzur diyarına gireriz. nitekim tanrı şöyle demiştir: ‹‹Öfkelendiğimde ant içtiğim gibi, onlar huzur diyarıma asla girmeyecekler.››